Sanat ve Tasarım Fakültesi

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 30
  • Item
    Grafik Tasarımda Tipografinin Deneysel Tavrı
    (II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu, 2017-05) Çulha, Dilek
    En genel anlamda tipografi, anlamlı bütünü okunur kılan, kelimeleri ve sesi temsil eden, görsel bir dil olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda tipografi, sözel metinleri anlamlı yapıya dönüştüren yazının form-biçim olarak taşıyıcısıdır. Johannes Gutenberg’in matbaa sistemi üzerine arayışları ve kurşun kalıpları keşfi ile geleneksel yazı formunun, önemli bir değişime uğradığı kabul edilmektedir. Geleneksel tipografinin yazıya yüklediği öncül amaç okunma misyonudur. Ancak bu misyonun Stephane Mallarmé’nin sembolist şiirlerinde uyguladığı, dizgenin yer değiştirmesi-hareketi düşüncesi ile yıkılmaya başlandığı varsayılabilir. Şiir ve edebiyat metinleri üzerinde yapılan denemeler, bugün grafik tasarımın aracı olan tipografinin, okunaklılığın dışında hissedilebilirlik, okunabilirlik düşüncesiyle oluşturulan deneysel tavrını açıklayabilir. Bu yazının amacı; tipografinin duygusunu resmetmeye yönelik deneysel tipografinin tarih içerisindeki retorik rolünü ele alan örnekler ile deneysellik tanımlarının ilişkisini ele almaktır.
  • Item
    Alan Fletcher’ın Grafik Tasarım Anlayışı ve Bir Grafik Tasarım Grubu Olarak Pentagram
    (Gazi Üniversitesi, 2011-10) Çulha, Dilek
    Kimi kaynaklar, grafik tasarımın tarihini yazının bulunmasına kadar götürse de, günümüz grafik tasarım anlayışının temelleri yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde atılmıştır. Bilindiği gibi, grafik tasarım, 1919’da Almanya’da kurulan Bauhaus Okulu’nda kurumsal bir nitelik kazanır. Okulun Naziler tarafından 1931 yılında kapatılması ve faşist baskılar nedeniyle başka ülkelere kaçmak zorunda kalan eğitimcileri, 12 yıllık süreçte sayıca az ama hem teorik hem de uygulama alanında iyi eğitilmiş tasarımcıların yetişmesini sağlamakla kalmamış, sığındıkları ülkelerdeki grafik tasarımcıları da etkilemişlerdir. Özellikle Amerika, İsviçre ve İngiltere’de söz konusu hocalarla başlayan hareketlilik, grafik tasarımın kurumsal bir yapıya bürünmesinin ve gelişmesinin öncülü sayılabilir. Bu dönem, grafik tasarımın salt eğitimin değil; kişisel çabaların da önemli olduğu bir süreçtir. Bauhaus Okulu’nun önde gelen isimlerini yakından izleyerek, grafik tasarımın bugünkü algılanışını sağlayan tasarımcılardan biri de Alan Fletcher’dır. Paul Rand, Josef Albers, Robert Brownjohn, Ivan Chermayeff ve Tom Geismar’dan eğitim alan Fletcher, Bauhaus’un en çok ticaret ve endüstri dünyasının sanatla yakın ilişki içine girerek modern sistemlerle ortak bir çalışma platformu oluşturmak düşüncesinden etkilenmiştir. Bu fikir doğrultusunda, İngiltere’de Central School of Art’tan okul arkadaşı olan Collin Forbes ve Amerikalı reklamcı Bob Gill ile birlikte Fletcher/Forbes/Gill adlı tasarım şirketini kurarlar. 1972 yılında Kenneth Grange ve Mervyn Kurlansky’nin gruba katılımıyla ortak sayısı beşe çıkar ve gruba Pentagram (5 köşeli yıldız) adını verirler. 1992’de gruptan ayrılan Fletcher, 1994’de Phaidon yayın evinde sanat yönetmeni olarak çalışmaya başlar. Çalışmalarında asla taklit etmeyen bir tarz ile alışılmış kompozisyonlarla yapılmış o cansıkıcı savaş sonrası modernizmi belirgin bir şekilde kıran Alan Fletcher, ‘fikir’le ilgili düşüncelerinin yanı sıra fikri uygulama biçimi ve güncel tasarım anlayışını takip etmesi, O’nun grafik tasarım tarihinde önemli bir yer edinmesini sağlamıştır.
  • Item
    Post-Yapısalcı Yazın ve Sanat İlişkisinde; Yazıyı Paranteze Almak
    (Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2013) Çulha, Dilek
    Bu araştırma, öncelikle yapısalcıların dil üzerine kurduğu hiyerarşiyi söküme uğratan Jacques Derrida’nın görüşlerine dayanmaktadır. Özellikle yapısalcı Ferdinand de Saussure’ün ikili karşıtlıklar üzerine sistemleştirdiği dilbilim anlayışı, söz-yazı karşıtlığı çerçevesinde incelenmiştir. Derrida, geleneksel otoritenin kurduğu bu ikili karşıtlıkların hiyerarşisini ‘différance’ kavramı ile söküme uğratır. Bu bağlamda, 1960’lı yıllardan günümüze kadar sanat yapıtlarının nesnesi biçiminde ele alınan ‘dil’, ‘sözcük’, ‘metin’, ‘yazı’ ile ‘mevcudiyeti’ sorunlaştıran Kavramsal sanatçıların (Joseph Beuys, Joseph Kosuth, Art and Language (Sanat ve Dil) sanat grubu, Sol LeWitt ve Jenny Holzer) eserleri incelenmiş ve Derrida’nın ‘différance’ kavramı ile ilişkilendirilmiştir. Bu yaklaşım, post-yapısalcı argümanlar ekseninde sanat yapıtlarının konumlandığı düşünce biçiminin açımlanmasına olanak tanımaktadır.
  • Item
    Bir Tipografi Ustası Olarak Neville Brody’nin Tasarım Anlayıı
    (Gazi Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi Sanat ve Tasarım Dergisi, 2013) Çulha, Dilek
    Çafdae grafik tasarımın en önemli isimlerinden biri olan Neville Brody, özellikle tipografiye getirdifi yeni bakıe açısıyla günümüz grafik tasarımının kurucusu olarak kabul edilmektedir. Özellikle The Face ve Arena dergilerinde yaptıfı sanat yönetmenlifi; Cabaret Voltaire ve Clock DVA gibi gruplar için hazırladıfı albüm kapaklarıyla ünlenen Brody, çok sayıda font tasarlamıetır. Neville Brody’nin sorunun çözümüne uygun font tasarımları üretmesi, O’nu sayısal font tasarımcıları arasında da önemli bir yer edinmesini saflamıetır. Onun tipografi alanındaki bu öncülüfü, tipografinin sınırlarını zorlayan deneysel yazı karakterleri ve afieleri toplayıp düzenli olarak yayınlayan ‘Fuse’ dergisi gibi günümüz ielerinde de kendini ortaya koymaktadır.
  • Item
    Post-Yapısalcı Argümanlar Ekseninde Müellif ve Sanat Nesnesi
    (Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014-06) Çulha, Dilek
    Post-yapısalcı argümanlar ekseninde, müellif ve sanat nesnesi adlı bu metinde; yapısalcıların kurduğu sistematik dizgenin, ‘ben’ ile ilişkisini söküme uğratma çabaları ile sanatta ‘ben’in konumlandığı yer olan müellif/sanatçı/yazar’ın yokluğunda sanatın ne’liği sorunsalını ilişkilendirerek ele alınmıştır. Yapısalcıların dil-söz üzerinde kurdukları “ben” tanımlarının özerkliğini olumsuzlayan postyapısalcı argümanlar, temelde ‘merkezi benlik’üzerine konumlanan bir yapıyı reddeder. Bu durum, sanat tartışmalarında müellif sorunsalı olarak ele alınmakta ve felsefi açıdan irdelenebilmektedir. Bu metin, sanatçı ve yapıtı birbirinden ayırmak suretiyle sadece sanat yapıtına yönelmemekte, aynı zamanda sanatçının sanat işlerini bilinç/bilinçdışı müdahalelerle simgeleştirdiği anlamlandırmalara da karşı çıkmakta ve ona bahşedilen özerklik statüsünü de sorgulamaktadır. Müellifin ölümü, sanat yapıtlarının ‘ben’lik üzerine kurduğu tekilliği yıkmak ve post-yapısalcı argümanların söylem-metin ekseninde kurduğu hegemonyanın tekilliğini yıkmak ile eşanlamda açıklanabilir. Özellikle sanat tarihinde, müellif sorgulamasında önemli bir yere oturan Marcel Duchamp’ın ‘Fountain’çalışması ile beliren süreç, Sherrie Levine ile bir yeniden üretim olarak müellif sorunsalına dönüşecek; Yves Klein, Robert Rauschenberg ve Ben Vautier’in yapıtlarında ‘ben’lik sorunsalına olan yaklaşımlarla müellif ve sanat nesnesi sorunsalı içeriğinde incelenecektir.
  • Item
    Barbara Kruger’in Tasarımlarını Göstergelerarasılığın Yeniden Üretim Yöntemleriyle Okumak
    (IBAD Sosyal Bilimler Dergisi, 2019-08-22) Çulha, Dilek
    Postmodern dönem, toplumun çeşitli alanlarındaki değişim ve dönüşümünü anlamlandıran kavram ve teorilerin eşliğinde tanımlanmaktadır. Bu eklektik yapıyı kuran yazın alanında metinlerarasılık ve görsel alanda göstergelerarasılığın içeriğinde irdelenen yeniden üretim modelleridir. Yeniden üretim; parodi (yansıma) ve pastiş (öykünme) gibi kavramlarla geçmiş ve gelecek arasında varlık gösteren yazının, söylemin ve görselin günün koşullarına dönüşümünün başka bir okuması olarak ele alınabilinir. Bu görüşü görsel sanatlar içinde tasarımlarına yansıtan isim Barbara Kruger’dir. Onun çift dille kodladığı eleştirel nitelikli tasarımları daha çok toplumsal bilinen bir bilgiyi kuran ataerkil yapının inşa ettiği, toplumsal gerçekliğin rolünü eleştirebilir kılmaktadır. Böyle bir okumanın amacı; grafik tasarımda fikir çözümlemesine düşünsel kuramlar ile yaklaşılabileceğine işaret etmektedir. Çünkü kuram, toplumsal yapının oluşturduğu bilgileri dönemin düşünsel koşullar doğrultusunda değişiminin sorgusunu açığa çıkarmaktadır. Bu bağlamda Kruger’in tasarımlarını kuram ile okumak; parodi ve pastişin açıklanmasını sağlarken, grafik dilinin zihinsel etkisinin anlaşılmasına yardımcı olması bakımından da önemlidir.
  • Item
    Modern Sonrası Sanatta Ve Grafik Tasarımda Zihinsel Tasarlanan Mekânlar
    (Asos Journal Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019-01-25) Çulha, Dilek
    21. yüzyılda sanat ve tasarım içeriğinde mekân sadece fiziki alan olarak değil, aynı zamanda sosyal/kültürel/politik alanların belirlediği zihinsel algıları açığa çıkaran alan olarak da anılmaktadır. Denebilir ki; fiziki işlevinin dışında düşünceler mekânı oluşturmakta ve mekâna yeni işlevler, anlamlar, düşünsel temsiliyetler yüklemek-tedir. Bu nedenle, sanat ve tasarımın varlık bulduğu yer olarak mekân, günümüzde sanatçı-tasarımcı için var olan yüzeylerin de dışında deneyim, temsil, imge, işaret ve gösterge, olarak yeniden şekillenebilmektedir. Bu dönüşümü sağlayan beden olarak öznenin varlığıdır. Böylece mekân ile ilişkilendirilen düşünsel yapılanmayı açığa çıkarak özne ile anlamlar, duyumlar, hayal gücü gibi sınırları zorlayan soyut kavramların ortaya çıkması sağlanmış olur. Bu yazının kök düşüncesi, sanatta ve tasarımda mekân dendiğinde fiziki alanın yanı sıra, öznenin ve teknolojinin deği-şimin koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan soyut-düşünsel algı mekânlarının varlı-ğına da işaret edebilmektir.
  • Item
    MAGAZİN DERGİLERİNDEKİ REKLAM TASARIMLARININ GRAFİK ÖĞELERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ
    (Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2017-12) YILMAZ, Yasin; CEYLAN, İbrahim Gökhan; CEYLAN, Hatice Bahattin
    Advertising layout provocates the purchasing will of the consumers.We are facing up the pages that contain the advertising of products in the magazines which the consumers easily reach out.The advertising layouts ought to provide by the via of keeping the buyers’ attention. The designer ought to aim at facilitating the hoped behaviours; by the way of conveying the messages that are constructed by the firm.At first; before the starting of the layouts it is useful that he ought to make a survey on the mass public and he ought to pass the second phase as collecting the given data from the results. While advertising designs are being implemented, the data obtained about the target audience should be made in accordance with the graphic design items. Within the scope of this study, three advertisements will be examined in terms of graphic design items, one from three magazine best-sold types. As a result of this research, it is aimed that the advertisement designs in magazines; they are examined in accordance with graphic design items, and it is aimed to make a beneficial literature and designers who will design advertisements benefit from this aspect of their designs
  • Item
    SOSYAL MEDYADA YER ALAN REKLAMLARIN RENK TERCİHLERİ VE HEDEF KİTLEYE UYGUNLUĞU AÇISINDAN İNCELENMESİ
    (Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2017-12-01) CEYLAN, Hatice Bahattin; CEYLAN, İbrahim Gökhan; YILMAZ, Yasin
    Man, as he has become accustomed to the obligatory lifestyle of communication in various ways throughout his life, is on the attempt to find the ways of communication that can enhance the functionality to this end. What has taken the greatest toll in this purpose is the visual arts. Some of these ways are either the visual phenomena which take the place in the community or the tools which the new technology has brought into the life. The communal life is looking for new ways to express itself along with the developing devices and is trying to articulate new searches and approaches speedily. While, as well as this understanding, new and authentic styles, such as display advertisement, colours and illustrative elements are being articulated, this condition has also reflected on the advertisement. While new developments are putting forward new courses in these ads, social media advertisement has begun to stand out. While these ads put forward the advantages, such as the using manner and costs, they are under evaluation not just in terms of the vision and typography but also the availability of the targeted audience according to the mistakes made in the process
  • Item
    Stéphane Mallarmé’nin “Un Coup De Dés”, (Bir Zar Atımı) Adlı Şiirinin Tipografik Dili
    (İDİL Sanat ve Dil Dergisi, 2016) Çulha, Dilek;
    Stéphane Mallarmé, (1842-1898 Fransa) sembolist dönemin ilk akla gelen şairlerinden biridir. Onu döneminin üstünde algılanmasını sağlayan, geleneksel dize anlayışının keskin, tek ve değişmez yapısının karşısına, dizeyi ritim ve hareket ile kavramlaştıracak tipografik denemelerle kurgulamasıdır. Mallarmé’nin şiiri ile başlayan şey’in kendisinin değil, yarattığı etkiyi yansıtmak düşüncesi, doğrudan grafik tasarımın düşünceye biçim kazandırmak görüşüyle örtüşmektedir. Bu nedenle Mallarmé’nin, “Un Coup de Dés”, (Bir Zar Atımı) adlı şiirinde geliştirdiği, yazıya ses veren, sesi harflerle niteleyen, söz ile anlamı birbiriyle çatışmaya sokan deneyselci tavrı, doğrudan grafik tasarımın tipografi tanımlarıyla açıklanabilir. Bu bağlamda, Mallarmé’yi grafik tasarım çerçevesinde incelememize olanak tanıyan kuramcı Jacques Ranciére okumaları, sanat ve tasarımın ortak düşüncelerini ilişkilendirmemize kılavuzluk edecektir.
  • Item
    AVANGARD MANİFESTOLARIN EĞİTİM PROGRAMLARINDAKİ YERİ
    (Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, 2021-03) BOZDOĞAN AKBAŞ, NACİYE
    Tarihsel süreçte ortaya çıkan sanatsal ve kültürel hareketler, oluşumlar, akımlar meydana geldikleri ve şekillendikleri dönemin toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel verilerinden etkilenmişlerdir. Tarihin her döneminde değişen dünya şartlarına bağlı olarak farklılaşan ve gelişen sanat kendinden önceki dönemlerden etkilendiği kadar kendinden sonraki süreçleri de etkilemiştir. Bu bağlamda özellikle 20. yüzyılın ilk yarısı, birbiri ardına ortaya çıkan büyük savaşlar, devrimler, ekonomik krizler, hızla gelişen teknoloji, bilimsel gelişmeler ve bunların insanda yarattığı ruhsal travmaların yaşandığı bir dönem olmuştur. Özellikle buhran dönemlerinden beslenen siyasal bir söylem aracı olan manifesto 20. yüzyılın ilk yarısında sanat ortamına girmiştir. Fransız Devrimi’yle şekillenen, toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarının yazılı bir metin aracılığıyla duyurulması anlamına gelen manifesto, 20. yüzyılda sanat akımları ve sanatçılar tarafından kullanılmaya başlamıştır. İnsanlığın maddi ve manevi anlamda çöküşte olduğu bu dönemde sanatçılar yayımladıkları manifestolar aracılığı ile özgürleşmeye, yeni bir dünya kurmaya, halkı bilinçlendirmeye, sanatlarını anlatmaya çalışmıştır. Sanatın disiplinlerini kapsayan avangard manifestolar bu dönemde tüm geleneksel sanat anlayışına meydan okumuş ve sanat alanında modern atılımlar gerçekleşmiştir. Bu bağlamda bir inceleme ve değerlendirmenin amaçlandığı bu araştırmada, “Avangard manifestoların tarihsel süreci ve avangard manifestoların lisans eğitim programlarındaki yeri nedir?” gibi vb. sorular aydınlatılmaya çalışılmıştır. Nitel araştırma yöntemi ve doküman incelemesinin kullanıldığı bu çalışmada elde edilen tüm bulgular araştırmanın alt amaçları çerçevesinde yorumlanmış ve yine aynı amaçlar doğrultusunda bulgulardan sonuçlara ulaşılmıştır.
  • Item
    Renk Armonilerinin Teorisi
    (Akademisyen Kitabevi, 2021) Doğan Ak, Semra
    Rengin fiziksel yapısı ve rengin insan psikolojisi üzerine etkileri uzun bir dönemin araştırma konusu ve ilgi odağı olmuştur. Mimari düzenlemeler ve iç mimarlığın insan duygulanımını göz ardı etmeyen araştırmaları sonucu, dış mekan ve iç mekan düzenlemesinde renk seçimi çok önemsenmektedir. Renklerin simgesel anlamları bile bayrakların oluşum aşamasında uzun tartışmalar sonucu karar kılınıp sonuçlandırılmıştır. Uzay teleskoplarının yapımında kullanılan ve askeri malzemelerin görünmezlik illüzyonu gerektiren araçları için bulunmuş, ışığı yansıtmayan ve dünyanın en koyu siyahı ‘vantablack’in bulunuşu da bir ihtiyaç sonucu kullanılmaktadır.
  • Item
    Halkın Gülüşü: Grotesk İmge
    (Akademisyen Kitabevi, 2021) Doğan Ak, Semra
    Festivalizm konulu bu kitabın çıkışı halkın gülüşü, halkın özgürlüğe olan ilgisi ile bağlantılı olan festivaller, karnavallar, fuarlar ve bayramların incelenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Festival ve karnavalların kökeninden, alışkanlığından bahsedilerek günümüz hayat pratikleri ve reflekslerine nasıl yol açtığına bağlanır. Sonuçta ise, günümüz sanatı tarafından nasıl okunduğuna değinilmektedir. Doğduğum Bulgaristan, 1989 yılında büyük bir değişim geçirerek benim ailem ile göç etmeme sebep olmuştu. Çocukluğumun geçtiği dönemler büyük bir baskı altında yaşanılan bir hayattı. Kendini ifade etmede zorluk çektiğimiz ve simgelere başvurduğumuz zamanlardı. Herkesin bir takma adı vardı.[1] Ancak anaerkil bir toplum yapısından, Türkiye’deki ataerkil yapısına alışmamız biraz daha zorlu oldu. Alışkanlıklar, gelenekler, simgeler ve ifadeler hep bir karşı tavır geliştirmeme neden olmuştu. Simgesellik, susmayı, bastırmayla dışavurmayı karşılayan eylemdir. Farklı kültürlerde uygulanan dini bayramlar, eğlenceler, festivaller, yeme alışkanlıkları, danslar ve espriler, kahkahalar, argolar dikkatimi çekmiştir. Metnin karnavalesk terimine vurgu yapması, sanat dinamikleri içinde halkın söyleminin önemini vurgulamaktadır. Her sanat pratiği içerisindeki halk tahrikleri ve yorumları, reflekslerinin var olduğunu ve bunların karnavalesk alışkanlıklar bağlamında olduğunu belirtmeye çalışmaktadır. Günümüz sanat pratiklerinin büyük oranda halk refleksleri bağlamında şekil değiştirilmesine izin verilen yapıda olduklarına vurgu etmeye çalışılmaktadır.
  • Item
    Postmodernizmde Skandal Yapıtlar
    (MTD Dergisi, 2017) Doğan Ak, Semra
    Modernizm ile estetik kavramı tartışılmaya başlandığı zamandan günümüze, izleyiciyi galerilerde ve sergilerde Greenberg estetiği karşıtı nitelendirebileceğimiz sanat nesneleri ve imgeleri ortaya çıkmaktadır. Her birinde seyirciyi şok etme amacı güdülürken, izleyiciler tahammülsüzlük göstermeye başlamışlardır. Peki, bu bir başarı mıdır? İktidarın tahakkümleri sonucu sanatçılar tepki gösterme, söz söyleme, diyaloga girme ihtiyacı duymuşlardır. Avangard ve Dada akımların ömrü kısa olmuş ancak, sonraki kuşakların etkileri uzun sürmektedir. Sanatçıların tahrikleri, izleyici, sanat alımlayıcıları ve yorumlayıcılar üzerinde tahammülsüzlüklere sebep olmuştur. İzleyicilerin refleksleri, sanatçıların hedeflediği diyalogların başarısı mıdır? Eleştirmenler imge bolluğundan ya rahatsız olmuşlardır, ya da bunu fırsat bilip metinler üzerine metinler yazmışlardır. Metinlerin sanat eserleri önüne geçmiş olması, sanat yapıtlarının özgünlüğü hakkında rahatsızlıkları palazlandırmaktadır. Sanatta skandalın bir gereklilik olup olmadığını, sanat tarihinde örnekler ile belgelemeyi amaçlayarak bir açıklık getirme güdüsüyle yazılmıştır.
  • Item
    Biçim Karşısında Tutumlar
    (Ulakbilge, 2017-04) Doğan Ak, Semra
    In order to start with the thesis of art is the mirror of society reflected upon itself, it is the generation of silence or talking, pressing down or expressing. These customs become the cacophony spaces like Babel tower with the art fairs, exhibitions and festivals, biennials. Every collection space finds mini-models embodied in each micro-communities. The Babel Tower is mended every time without being ruined or constructed all over. Through the first part, the relation is mentioned between the structure of the power and the community. Carnivals, festivals, nuptials and feasts made from public’s reflexes were frozen moments against the power. Kings (which are at present known as presidents, the Pope, pop-stars…) and the public accepted that it is the day to laugh, dance, have fun and speak each other in the same space, at the same time, around the same tamble. Grotesque smile becomes common fun instead of being shameless, odium, rude and ugly. On the contrary, Foucault ideology claims that the power has already noticed it would able to control it instead of censoring. Discovered to watch it by building a close society. There are many examples of the power to lead the art same way. It is mentioned in the text, how the power materialized even simple themes as portrait and stil-life paintings. In portrait paintings the power can be even the artist nor the tycoon. When the artist found out what could be done with the portrait art, he dominated the viewer. Then the viewer cannot overcome these domination's or provocations and acts involuntarily. The artist is glad to see these reflexes. In the second part, intolerance of artists and non-representative is given by many examples.
  • Item
    YAĞLI BOYA RESİMLEME YÖNTEMİNİN İKİ TEMEL DALI: FLAMAN VE İTALYAN RESİMLEME YÖNTEMLERİ
    (Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 2018-10-24) Yaşar, Nedret; Yaşar, Nedret
    Öz: Bu çalışma yağlı boya resim sanatı tarihi boyunca uygulanan farklı tekniklerin gelişim sürecinin temelinde yer alan Flaman ve İtalyan yağlı boya resimleme yöntemlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, günümüzde de etkisini sürdüren bu iki temel resimleme yönteminin genel hatları çerçevesinde Avrupa yağlı boya resminin geleneği ve gelişim süreci tanımlanmaya ve irdelenmeye çalışılacaktır. Çalışmamız XV. ve XVI. yüzyıl Kuzey ve Güney Avrupa Rönesans’ı üzerinden adım adım ilerleyecektir. İlk olarak Flaman resimleme yönteminin özellikleri, Jan Van Eyck’in sanatı (1390-1441) üzerinden irdelenecek, sonrasında ise Antonello da Messina (1430-1479), Leonardo da Vinci (1452-1519) ve Raffaello Sanzio (1483-1520) gibi biçime dayalı olan Floransa okulu temsilcileri ve rengi ile öne çıkan Venedik okulu temsilcisi Titian (1488/1490-1576) gibi dönemin önde gelen sanatçılarının çalışmaları adım adım izlenerek, Güney Avrupa’da etkin olan İtalyan resimleme yönteminin özellikleri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.
  • Item
    TÜRK RESİM SANATINDA SOYUT EĞİLİMLER
    (Konya Sanat Dergisi, 2019-12-27) Yaşar, Nedret
    Öz: 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Batı sanatında gelişen yenilikçi eğilimler Avrupa’da öğrenim gören asker ressamlarımızca benimsenmiş, büyük oranda doğanın ve nesnelerin tuvale aktarımıyla sınırlı Türk resim sanatının gelişmesine yol açmıştır. Cumhuriyet’in ilanından 1940’lara kadar Batı anlayış ve modeli alınarak devrim niteliğnde değişiklikler art arda gerçekleştirilmiş, çağdaş Türk resmi de, tıpkı edebiyat, müzik, mimari vb. sanat dallarında olduğu gibi devlet eliyle şekillendirilmiştir. Çok partili döneme geçiş sonucunda ekonomik ve sosyal alanda ortaya çıkan yeni açılımlar sanatta, özellikle resim sanatında önemli gelişmelere yol açmıştır. 1950’ler sonrasında ise çağdaş Türk resmi gelenekle her alanda bir hesaplaşma içine girmiştir. Resim sanatının devlet eliyle temsil edilme olanaklarının azaldığı oranda bireysel arayışlar yoğunlaşmış, Geometrik, Lirik, Geometrik Nonfigüratif ile Lirik Nonfigüratif olarak tanımlanan soyut eğilimler serpilerek gelişmiştir. Çalışmamızda Türk resim sanatında soyut eğilimler ele alınarak bunların ortaya çıkış nedenleri, başlıca temsilcileri ve çalışmaları irdelenecek, Batının soyut resim sanatıyla benzer ya da farklı özellikleri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Bununla birlikte söz konusu eğilimlerin dünya ve Türk sanatına katkısı saptanmaya çalışılacaktır.
  • Item
    İKON SANATININ RESİM SANATINA ETKİLERİ
    (Atatürk Üniversitesi Sanat Dergisi, 2019-04-14) Yaşar, Nedret
    Öz: İkon resim sanatının başlıca özelliği mekân ve hacmin panonun iki boyutlu yüzeyiyle sınırlandırılmış olmasıdır. Hacimsiz figürlere, yüzlere, elbiselere ve mimariye yer verilmesi ikonalara özgün bir uzamsal derinlik kazandırırken düzlemdeki bütünlük genellikle ters perspektifle sağlanmıştır. İkonografide sanatçının duygu ve düşünceleri öne çıkmaz, natüralist tasvir tarzı uygulanmaz. Bu çalışmada ikon sanatına özgü biçim ve kompozisyon kavramlarının resim sanatına yansımaları ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda ilk önce söz konusu kavramların Ortodoks sanatındaki uygulanışı ele alınacak, devamında ise başlangıçta Batı Katolik anlayışında resmedilen ve rasyonel perspektifi içeren yapıtların ve resim sanatına nasıl yansıdıkları irdelenecektir.
  • Item
    Türk Çini Sanatında 'Hatayi' ve 'Şakayık' Motifi Örneğinde Çizim Özellikleri.
    (OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2021-11)
    Yüzyıllardır din ve inançlarımızın etkisi ve gelenek ve göreneklerimizin de yön vermesiyle, stilize olan süsleme sanatlarımız alabildiğine zengin ve son derece estetik bir yapıya kavuşmuştur. Türk süsleme sanatlarının en kadim dallarından biri olan Türk çini sanatı, Türk süsleme sanatlarının en eşsiz örneklerinin sunulduğu alanların başında gelir. Selçuklular eliyle Anadolu’ya taşınan çini sanatı Osmanlı döneminde muhteşem bir gelişme göstererek olağanüstü güzellikte desenler ortaya konmuştur. Motif, süsleme sanatlarında desenin en temel öğesidir. “Hatayi”, Geleneksel Türk Süsleme Sanatlarında, özellikle de tezhip, çini, cilt ve tekstil sanatlarında yoğun olarak kullanılan bir motif çeşididir. Kökeni Orta Asya ve Çin-Türkistan’a dayanan ve tam stilize edildiği için çoğu kez hangi çiçek olduğu net anlaşılamayan motifler “hatayi” olarak isimlendirilir. “Hatayi” motifi, doğadaki çiçeklerin dikine kesiti alınarak, bunların tam stilize edilmesiyle oluşturulmakta ve köklü gelişimi asırlar öncesine dayanmaktadır. Genellikle simetrik olarak çizilen bir motiftir. Ancak düzgün çizilmediği, desen ve kompozisyondaki yeri ve görevi tam anlaşılamadığı takdirde hatayi grubu ile oluşturulan tasarımlarda birtakım sorunlar yaşanabilmektedir. Hatayi’nin desen ve kompozisyondaki yeri ve görevi ile çizim özelliklerinin bilinmesi ve uygulanması motifin ve desenlerin yozlaştırılmadan, klasiğe uygun biçimde çizilmesini sağlayacaktır. Bu çalışmanın amacı, Hatayi motifinin tanımını yaparak, çeşitlerini ve çizim özelliklerini, hatayi grubu motiflerinin en sık kullanılanı olan Şakayık motifi örneğinde çizim aşamalarını detaylı bir şekilde ortaya koymaktır.