TÜRK İŞ HUKUKUNDA ALT İŞVEREN UYGULAMASI VE TOPLU İŞ HUKUKUNDA ORTAYA ÇIKARDIĞI SORUNLAR

Loading...
Thumbnail Image
Date
2018-06
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Türk Metal Sendikası
Abstract
Asıl işveren – alt işveren uygulamaları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek yaygınlaşmaktadır. Hatta bu istihdam biçimini devletin de benimsemesiyle, kamu kesimindeki alt işveren sayısı özel sektörü geride bırakmıştır. 2015 yılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) istatistiklerine göre; kamu sektöründe 585.788; özel sektörde 419.466 alt işveren işçisi bulunmakta, bunlardan 417.000 kişi temizlik ve 318.000 kişi inşaat sektörlerinde çalıştırılmaktadır. 2015 yılında asıl işveren – alt işveren ilişkisinin en yaygın olarak faaliyet gösterdiği alan 123.851 adet alt işveren işyeri ile bina inşaatı, tamiratı ve bina yıkım işleri olmuştur. Bunu 15.278 alt işveren işyeri ile bina dışı elektrik, gaz, telefon hatlarının döşenmesi, tamirat ve bakım işleri izlemiştir. Üçüncü sırada 10.441 kayıtlı alt işveren işyeri ile köprü, baraj, kanalizasyon vb. işleri yer almış; bu işleri de sırasıyla, 1.590 alt işveren işyeri ile bina içi kalorifer, gaz, su, elektrik tesisat işleri, 1.505 alt işveren işyeri ile demiryolu, tünel ve yeraltı tamiratı, 1.428 alt işveren işyeri ile soğuk demircilik ve kaynak işleri ve 1.333 adet alt işveren işyeri ile vapur ve gemi inşaatı ve tamiratı işleri takip etmiştir. Bu yaygınlaşmanın bir sonucu olarak asıl işveren - alt işveren ilişkilerinin getirdiği sorunlar da giderek artmaktadır. Özellikle bireysel iş hukuku temelinden başlayan alt işverenlik sorunları, iş sağlığı güvenliği, sosyal güvenlik ve toplu iş hukuku alanlarında da görülmektedir. Bu sorunların ve etkilediği alt işveren işçisi sayısının artması giderek daha fazla uyuşmazlığın yargıya intikal etmesine yol açmıştır. Buna bağlı olarak Yargıtay ve doktrin, asıl işveren - alt işveren ilişkilerine yönelik içtihatlar ve yorumlarla sorunları çözmeye çalışmış ancak bu da yeterli olmamıştır. Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin neden olduğu sorunların siyasi konjonktüre de yansıması ve TBMM’ye taşınması neticesinde kanun koyucu çeşitli yasal değişiklikler yapmış ve sorunlara çözüm aramıştır. Asıl işveren - alt işveren ilişkilerine dair sorunların büyük çoğunluğunun temelinde, asıl işveren - alt işveren ilişkisinin uzmanlaşmadan çok, ucuz işgücü temini için yapılması ve işverenlerin belirli yükümlülüklerden asıl işveren - alt işveren müessesesi aracılığıyla kaçınmaya çalışması yatmaktadır. Kanun koyucunun alt işverenliğe dair sınırlamaları ne kadar yoğun olursa olsun, denetimlerin yetersizliği nedeniyle işverenler bu sınırlamalara uymaksızın alt işverenliği bir ucuz istihdam modeli olarak kullanmaya devam etmektedirler. İşçilerin de işsiz kalma korkusu ve kimi zaman bilgisizliği nedeniyle usulsüzlüklere tepki göstermemesi alt işveren kurumunun amacı dışında kullanılmasının önünü açmakta ve muvazaalı ya da hukuka aykırı asıl işveren - alt işveren ilişkilerinin tespitini güçleştirmektedir. Alt işverenlik, gelişen teknoloji ve rekabet piyasasının bir sonucu olarak günümüz ekonomisinde kalıcı bir yer edinmiştir. Söz konusu kurumu yasaklayıcı tedbirlerin alınması artık mümkün gözükmemektedir. Alt işverenliğin kalıcı hale geldiğinin kabulüyle birlikte, bu kurumun amacına uygun olarak, bir uzmanlaşma aracı olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Asıl işveren - alt işveren ilişkilerinin yalnız bireysel iş hukuku alanında değil, diğer alanlarda da sorunlara yol açtığı bir gerçektir. Ancak bu sorunların çoğunun temelinde bireysel iş hukukuna dair tartışmalar bulunmaktadır. Bireysel iş hukukuna dair tartışmaların henüz tam anlamıyla çözülememiş olması neticesinde diğer alanlardaki tartışmalar üzerine fazla inceleme yapılamamıştır. Asıl işveren - alt işveren ilişkilerinin sorun yarattığı alanlardan biri de toplu iş hukukudur. Özellikle işçilerin kolektif haklarını kullanamaması ve bunun neticesinde bu hakların getirdiği faydalardan yararlanamamaları, alt işveren işçilerini mağdur etmektedir. Alt işveren işçilerinin mağduriyeti yanında, asıl işveren ve alt işveren bakımından da kimi uyuşmazlıkların nasıl çözümleneceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Öte yandan, alt işverenliğe dair getirilen düzenlemelerden kimilerinin karışık ve boşluklar barındıran yapısı nedeniyle, bu düzenlemelerin yorumlanması ihtiyacı da doğmaktadır. Yargıdaki uygulama birliğinin ve hukuki güvenlik ilkesinin sağlanması için Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri başta olmak üzere, tüm mahkemelerin yorum konusunda birleşmeleri ve yaşanan sorunlar için en uygun çözümü benimsemeleri gerekmektedir. Asıl işveren - alt işveren ilişkilerinin toplu iş hukukunda yarattığı sorunlar, bireysel iş hukukunda yarattığı sorunlardan bağımsız değildir ancak daha az tartışılmaktadır. Toplu iş hukukuna dair sorunlar, alt işveren işçileri arasında sendikalaşmanın giderek yaygınlaşmaya başlaması neticesinde, yeni yeni tartışma konusu yapılmaya başlanmıştır. Toplu iş hukukuna dair sorunların birbirinden ve bireysel iş hukukuna ilişkin sorunlardan bağımsız olmaması bunların birlikte incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu sorunların incelenip olası çözümlerin üretilmesi gerektiğinden hareketle, çalışmamızın konusu “Türk İş Hukukunda Alt İşveren Uygulaması ve Toplu İş Hukukunda Ortaya Çıkardığı Sorunlar” olarak belirlenmiştir. İncelememiz üç ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde Türk iş hukukunda alt işveren, bireysel iş hukuku, iş sağlığı ve güvenliği hukuku, toplu iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku açısından açıklanmaya çalışılacaktır. İkinci bölümde, toplu iş hukukunda alt işveren işçilerinin durumunu, mevcut mevzuat çerçevesinde sendikalar ve işverenler ile ilişkiler üzerinden incelenecektir. Çalışmanın son bölümünde ise alt işveren uygulamasının toplu iş hukuku bakımından yol açtığı sorunlar ve olası öneriler, sendikalar hukuku ve toplu iş sözleşmeleri grev ve lokavt hukuku bakımından değerlendirilecektir.
Description
Keywords
Asıl işveren, alt işveren, taşeron, toplu iş.
Citation
Collections