İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 98
Results Per Page
Sort Options
Item Zihin kuramı ile çalışma belleği, dil becerisi ve yönetici işlevler arasındaki bağlantılar küçük (36-48 ay) ve büyük (53-72 ay) çocuklarda farklılık gösterebilir mi?(Türk Psikoloji Dergisi, 2012) Ertuğrul, Zehra; Karakelle, SemaItem STK’larda Gönüllü Yönetimi ve Motivasyonun Performansa Etkisi(Sakarya Üniversitesi, Akademik İncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries) ISSN: 1306-7885, 2013-10-01) Güngör, Fethi, Yasemin ÇölgeçenToplumsal bağların güçlenmesine ve sosyal sermayenin gönüllü hareketleriyle gelişmesine önemli katkılar yapan sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektörün yanı sıra sosyal hayatta vazgeçilmez üçüncü bir yeni sektör oluşturmuş bulunmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanları değerlendirildiğinde, oldukça kompleks sorunlar yaşayan dezavantajlı gruplara sosyal hizmet sundukları görülmektedir. Sayıları gün geçtikçe artan STK’ların misyonlarını gerçekleştirebilmeleri etkin hizmetler sunabilmelerine, bu da sivil toplum kuruluşlarının en önemli aktörleri olan gönüllülerin verimli istihdamına bağlıdır. Gönüllülerin üstlendikleri görevleri etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirebilmesi gönüllü yönetiminde sağlanacak başarıyla doğru orantılıdır. Bu bağlamda STK’ların insan servetini oluşturan gönüllülerin yönetimi ve motivasyonu, performansı belirleyen ana etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Over the last decades, Non-governmental organizations, which strengthen social ties and develop social capital by voluntary movements, were indispensable for social life. Non-governmental organizations serve disadvantaged groups that have very complex problems. Volunteers, who are the most important actors of NGOs, have a great role to accomplish the mission of increasing the numbers of NGOs and to serve these groups effectively. Therefore, Volunteer management is required to carry out volunteer’s duties effectively and definitely. In this context, the subject of this study is to evaluate the processes of volunteer management of NGOs and to discuss human resources in scope of NGOs by a volunteer point of view. Accordingly, management and motivation of volunteers, the main richness of NGOs, are critical to the NGO’s and their volunteer’s performance.Item Psychometric properties of the Turkish version of the acceptance and action questionnaire- II (AAQ-II)(Journal of Evidence-Based Psychotherapies, 2014-09) Meunier, Bahar; Atmaca, Sinem; Ayrancı, Elçin; Gökdemir, Burcu Pınar; Uyar, Tuğba; Baştuğ, GülbaharThe aim of the study was to evaluate the psychometric properties of the Turkish version of the Acceptance and Action Questionnaire-II (AAQ-II). This instrument was designed to assess psychological inflexibility, a key construct in Acceptance and Commitment Therapy (ACT). The participants were 291 university students. The test-retest stage was conducted with 80 participants over a 2-month period. Confirmatory Factor Analysis (CFA) supported a one-factor model with seven items. Internal consistency was high (.88) and test-retest reliability was good (.78). Higher AAQ-II scores were associated with higher levels of depression, anxiety, and thought suppression supporting the concurrent and convergent validity. This study provides further evidence of the improvement shown by the 7-item version of the AAQ-II in terms of psychometric properties compared with the previous versions. Our results suggest that the Turkish version of the AAQ-II is a reliable and valid measure of psychological inflexibility.Item Yanlış Kanı Atfı Gelişiminde Tutarlılık ve Sürekliliğin İncelenmesi(2015) Ertuğrul-Yaşar, ZehraItem Exploring revictimization process among Turkish women: The role of early maladaptive schemas on the link between child abuse and partner violence(Child Abuse and Neglect, 2016-06-01) Atmaca, Sinem; Gençöz, TülinThe purpose of the current study is to explore the revictimization process between child abuse and neglect (CAN), and intimate partner violence (IPV) based on the schema theory perspective. For this aim, 222 married women recruited in four central cities of Turkey participated in the study. Results indicated that early negative CAN experiences increased the risk of being exposed to later IPV. Specifically, emotional abuse and sexual abuse in the childhood predicted the four subtypes of IPV, which are physical, psychological, and sexual violence, and injury, while physical abuse only associated with physical violence. To explore the mediational role of early maladaptive schemas (EMSs) on this association, first, five schema domains were tested via Parallel Multiple Mediation Model. Results indicated that only Disconnection/Rejection (D/R) schema domains mediated the association between CAN andIPV. Second,todetermine theparticularmediational roles of eachschema, eighteen EMS were tested as mediators, and results showed that Emotional Deprivation Schema and Vulnerability to Harm or Illness Schema mediated the association between CAN and IPV. These findings provided an empirical support for the crucial roles of EMSs on the effect of revictimization process. Clinical implications were discussed.Item Gönüllü Yönetiminin Önemli Bir Aşaması Olarak Performans Değerlendirme(Strategic Public Management Journal (SPMJ), 2016-11-15) Güngör, FethiSosyal sağlığın korunmasına ve toplumsal gelişmeye önemli katkılar yapan sivil toplum kuruluşları, bütün dünyada kamu ve özel sektörün yanı sıra sosyal hayatta vazgeçilmez üçüncü bir yeni sektör haline gelmiştir. Özellikle dezavantajlı gruplara yönelik sosyal hizmetler sunan ve sayıları günbegün artan STK’ların misyonlarını gerçekleştirebilmeleri etkin hizmetler sunabilmelerine, bu da önemli ölçüde sivil toplum kuruluşlarının en önemli aktörleri olan gönüllülerin verimli istihdamına bağlıdır. Gönüllülerin üstlendikleri görevleri etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirebilmesi gönüllü yönetiminde sağlanacak başarıyla doğru orantılıdır. Bu bağlamda STK’ların insan servetini oluşturan gönüllülerin yönetiminde performans değerlendirme modeli oluşturmak hem gönüllü, hem STK, hem de hizmet alan kesimler açısından önem kazanmaktadır. Bu tebliğde teorik çerçevenin ardından 360 Derece Performans Değerlendirme modeli değerlendirilerek düzeltilmiş bir versiyonu gönüllü kuruluşların kullanımına sunulmaktadır. Non-governmental organizations, which make significant contributions to the protection of social health and social development, have become an indispensable third new sector in social life, as well as the public and private sectors all over the world. The ability of NGOs, which provide social services especially for disadvantaged groups and whose numbers are increasing day by day, to realize their missions depends on their ability to provide effective services, and this significantly depends on the efficient employment of volunteers, who are the most important actors of non-governmental organizations. The ability of volunteers to perform their duties effectively and efficiently is directly proportional to the success to be achieved in volunteer management. In this context, creating a performance evaluation model in the management of volunteers, who constitute the human wealth of NGOs, gains importance for both volunteers, NGOs and service recipients. In this paper, after the theoretical framework, the 360 Degree Performance Evaluation model is evaluated and a corrected version is offered to the use of voluntary organizations.Item Lacan’ın özne kurulum yaklaşımına göre obsesyon nevrozu(AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 2017-02-18) Atmaca, SinemObsesyon nevrozu, ilk olarak Freud tarafından içsel düşünceler ve bu düşünceleri engellemek amacıyla yapılan tekrarlı davranışlar olarak tanımlanmıştır. Lacan daha sonra bu terimi, kendisinin özne kurulumyaklaşımında bir yapı (structure) olarak kullanmıştır. Lacan’a göre özne (subject), farklı mekanizma ve yapıları içeren birkaç kimlik oluşum anında (moments) kurulmaktadır. Obsesyon nevrozu yapısının ayrışma (separation) anında oluştuğu belirtilir. Buna göre obsesyon nevrozu yapısı, ayrışma anında yaşanan kaygı ile baş etmeye çalışan Özne’nin Ötekini reddederek var olma biçimi ile ilişkilidir. Bu yazıda, obsesyon nevrozunun Ötekini reddetme, suçluluk, öfke ve kontrol gibi bazı özellikleri, Lacanyen özne kurulumyaklaşımı ile ele alınacaktır. Ayrıca, bir vaka örneği bu bağlamda değerlendirilecek, danışanın semptomları ile geçmiş örüntülerinin ilişkisine yer verilecektir. Yazının son bölümünde, vaka ile yürütülen terapi sürecinden örnekler Lacanyen analiz bağlamında değerlendirilecektir.Item EVALUATION OF DIETARY, EXERCISE AND MEDICATION-USE HABITS OFTHE ELDERLY IN THE CITY OF YALOVA WITH RESPECT TO THEIRSOCIODEMOGRAPHIC CHARACTERISTICS(2018-01-01) CEYLAN, Harun; ÇATALBAŞ, ZeynepItem KIRGIZ TOPLUMUNDA YAŞLILIK VE YAŞLININ SOSYAL STATÜSÜ(Manas Journal of Social Studies, 2018-07-01) CEYLAN, HarunDünya genelinde doğum oranlarının azalması ve yaşam süresinin uzamasıyla birlikte yaşlı nüfusun oranı giderek artmakta ve yaşlılık sosyolojik boyutlarıyla ön plana çıkan bir konu haline gelmektedir. Yaşanan bu toplumsal yaşlanma olgusuyla birlikte yaşlılıkla ilgili çalışmaların bakım, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler ve emeklilik gibi konu başlıkları üzerinden özellikle modern toplumlarda yoğunlaştığı görülmektedir. Aynı şekilde yaşlı nüfus oranının nispeten daha düşük olduğu geleneksel toplumlarda ise yaşlılıkla ilgili yeterince çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bu sebeple bu çalışma geleneksel toplumsal yapısını önemli ölçüde sürdüren ve yaşlılık konusunun sosyolojik bir boyut kazanmadığı Kırgız toplumunda yaşlının yerini ve konumunu anlamaya katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Alandaki mevcut literatür ışığında toplumsal gözlem ve deneyimleri içeren betimleyici türdeki bu çalışmada Kırgız toplumunda yaşlılık ve yaşlanma olguları genel hatlarıyla değerlendirilmiş ve Kırgız aile ve kültür hayatında yaşlının yeri, konumu ve sosyal statüsü sosyolojik boyutlarıyla ele alınmıştır.Item Uluslararası Çalışmaların Gündeminde Engelli Kadın Ayrımcılığının İfadesi(Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, 2018-12) Kahraman Güloğlu, FatmaBirçok çalışmada engelli kadınların engelli erkeklerden ve engelli olmayan kadınlardan farklılaşan dezavantajlı konumları yeterince dikkate alınmamaktadır. Engelli kadınlarla ilgili sosyal çalışmaların planlanması ve uygulamada işlevsel olması için onların dezavantajlılık konumlarının netleştirilmesi önemlidir. Bu makalede hem engellilik hem de toplumsal cinsiyet dezavantajına birden sahip olan engelli kadınlarla ilgili çalışmaların ne zaman başladığı, bu çalışmaların uluslararası alanda nasıl gündeme geldiği ve burada engelli kadınların ayrımcılık durumlarının nasıl adlandırıldığı, çalışmalar arasındaki devamlılığı, engelli kadın ayrımcılığının en doğru ifadesinin ne olduğu keşfedilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla engelli kadınlardan bahseden ya da özel olarak engelli kadınlar hakkında gerçekleştirilmiş olan 14 uluslararası çalışma tarihsel sıralama doğrultusunda ele alınmıştır. Böylece hem literatürde çok dağınık olan bilgiler derlenmiş hem de engelli kadın ayrımcılığını önlemede doğru adımların atılması için doğru bakış açısının tespiti vurgulanmıştır. Buradaki asıl amaç engelli kadın ayrımcılığının kesişimsel ayrımcılık kapsamında ele alınmasını önermektir. Çalışmada engelli kadın ayrımcılığı konusunda geçmişten gelen bir karmaşanın hâkim olduğu, onların durumlarını ifade etmede çoklu ayrımcılık kavramının daha yaygın kullanıldığı, kadın çalışmalarında ve engellilik çalışmalarında hak ettikleri ilgiyi görmedikleri tespit edilmiştir.Item Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Sosyal Dışlanma Sebepleri: Yalova Üniversitesi Termal Meslek Yüksekokulu Örneği(INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES RESEARCH (JSHSR) Uluslararası Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Dergisi - ISSN: 2459-1149, 2019-01-20) Erkoç, Beyza, Fethi GüngörSosyal dışlanma ve sonuçları, üniversite ortamında gerek öğrenciler gerekse yönetim tarafından istenmeyen bir durumdur. Meslek yüksekokulu öğrencilerinin sosyal dışlanma sebeplerinin belirlenmesini amaçlayan bu araştırmanın evreni Yalova Üniversitesi Termal Meslek Yüksekokulu öğrencileridir. Aralık 2018’de gerçekleştirilen araştırmada veriler anket yöntemi ile toplanmıştır. Uygulanan sosyal dışlanma ölçeği Özhasar’ın (2013) çalışmasından yararlanılarak geliştirilmiştir. Araştırma kapsamında 411 adet anket formu toplanmıştır. Alanda toplanan veriler SPSS 23.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular, tanımlayıcı istatistikler kullanılarak elde edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre sosyal dışlanmaya sebebiyet veren en önemli iki faktör, yoksulluk (1,37 ± 0,81) ve eğitim seviyesidir (1,35 ± 0,73). Sosyal dışlanma sebeplerinden en düşük etkiye sahip iki faktör ise şive (1,20± 0,64) ve dinî inanç/mezhep tercihidir (1,19 ± 0,64). Social exclusion and its onsequences are undesirable in the university environment by both students and management. This research aims to determine the reasons for social exclusion of students in vocational schools, and its sample consists of Yalova Termal Vocational School students. In the research performed in December 2018, data were collected by survey method. The social exclusion scale used in this study was developed by using the study Özhasar (2013). 411 questionnaire forms were collected, and the data were analyzed by using SPSS 23.0 statistical package program. The findings were calculated by using descriptive statistics. According to the results of the analysis, the two most important factors that cause social exclusion are poverty (1.37 ± 0.81) and educational level (1.35 ± 0.73). On the other hand, the two factors that have the lowest effect on social exclusion are the accent (1.20 ± 0.64) and there ligious belief / sectarian (1.19 ± 0.64).Item Psikolojide Lacanyen söylem analizi yaklaşımı: Madde bağımlılığı ve yasa ilişkisinin terapi sürecinde incelenmesi örneği(AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 2019-02-19) Baltacı, Sinem; Gençöz, FarukGünümüzde bağımlılık oranlarında ve türlerinde yüksek oranda artış görülmektedir. Bu artışla eş zamanlı olarak bağımlılığın önlenmesine yönelik kurumsal ve yasal birçok düzenleme ortaya çıkmıştır. Ancak diğer yandan toplumsal söylemde, Özne’nin keyif verici maddelere ulaşmayı hak ettiğine dair birçok ifade ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, madde bağımlılığı ile yasa ilişkisinin bir terapi sürecinde tarihi, kültürel ve güncel değerlendirmeler ışığında söylemsel temelde incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, madde bağımlılığını önleme merkezine yasal düzenlemeler sonucu gönderilmiş bağımlı kişiyle yürütülmüş bir terapi süreci analiz edilmiştir. Analiz Parker ve ekibinin Lacan’ın teorisinden ortaya koyduğu eleştirel söylemsel yaklaşımın ışığında ortaya çıkan Lacanyen Söylem Analizi metodolojisine dayandırılmıştır. Buna göre analizde, klasik söylem analizindeki sözlerin benzerlik ve farklılığından öte; sözdeki karşıtlık, yokluk, anlamın düştüğü/bozulduğu an ve Özne’nin Başka ile ilişkilenirken konumlandığı yere odaklanılmıştır. Sonuçlara göre, kişinin kendi talebinin olmadığı ve güvenin yok olduğu koşullarda yürütülen görüşmelerde terapist ve kişi arasındaki güç ve otorite pozisyonlarının önemli ölçüde etkilendiği görülmüştür. Diğer yandan, maddenin kendisinin ne olduğunun yerine, onun ilişkideki yerinin önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Madde kullanıp kullanmama konusunda şüphenin zevk nesnesi halini aldığı durumlarda, terapistin bu şüphe üzerinden kişi ile ilişkilenmek yerine, bunun analizinin sürmesine aracılık etmesi önemli görülmüştür. Son kısımda madde bağımlılığı konusunda klinik uygulamaya yönelik değerlendirmeler toplumsal söylem ışığında verilmiştir.Item Mental durumlarda Kraepelin’in tanılama modeli ile Lacan’ın yapısal yaklaşımının bir karşılaştırması: Konumlanmadan araştırma ve uygulamaya(Türk Psikoloji Yazıları, 2019-06) Baltacı, SinemMental durumlara ilişkin psikopatolojinin veya anormalliğin ne olduğu ve nasıl ele alınacağı eski dönemlerden beri inceleme konusu olmuştur. Bir kavramın tanımlanışı, varlığın ve bilginin nasıl ele alınıp açıklanacağına ilişkin ontolojik ve epistemolojik varsayımların üzerine kurulmaktadır. Bu bağlamda klinik bir araştırma veya uygulama için yapılan tüm eylemler aslında “mental durum” olarak tanımlananın ne olduğu ve nasıl ele alındığına dair varsayımların üzerine kurulmuş olacaktır. Bu nedenle klinik bir uygulama/araştırmadan söz ederken onun konumlandığı yeri belirlemek önemlidir. Bu yazıda, öncelikle bir araştırma/uygulamadaki konumlanmanın yapılanışı ele alınacak, ardından klinik alanın çalışma konusu olarak mental durum kavramına tarihi diskur eşliğinde bakılacaktır. Bu gelişim içerisinde günümüzde temel iki akım olarak ortaya çıkmış olan pozitivisttik görüş etkisindeki Kraepelin’in Tanılama Modeli ile yapısalcı, inşacı ve ilişkiselci görüşlerin etkisindeki Lacan’ın Yapısal Klinik Yaklaşımının konumlanışları incelenecektir. Son kısımda, bu konumlanışlara bağlı olarak ortaya çıkan araştırma ve klinik uygulamalar karşılaştırılacaktır.Item Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Göç Sonrası Yaşadığı Sorunlar: İstanbul Örneği(OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2019-06-01) Güneş Aslan, Güler, Fethi GüngörSığınma amaçlı göç 21. yüzyılı şekillendiren önemli toplumsal olaylardan biridir. Savaş, iç çatışmalar, siyasi çekişmeler, kamu otoritesinin uyguladığı ayrımcılık gibi sebeplerle insan toplulukları farklı ülkelere göç etmektedir. Türkiye çeşitli ülke ve örgütlerin dahil olduğu savaş ortamından kaçan milyonlarca Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkelerin başında gelmektedir. 2018 sonu itibarıyla Türkiye'nin hemen her şehrinde Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır. Bu çalışmada İstanbul'da yaşayan Suriyeli sığınmacıların göç sonrasında yaşadıkları sorunlar incelenmiştir. 76 Suriyeli sığınmacı ile Türkçe, Arapça ve Kürtçe bilen tercüman eşliğinde derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Mülakatlardan elde edilen veriler MAXQDA 2018 nitel veri analizi programıyla analiz edilip temalara ayrılmış- tır. Böylece Suriyeli sığınmacıların İstanbul'da yaşarken deneyimledikleri ve kendi objektiflerinden sorun olarak gördükleri olguları yansıtmaları sağlanmıştır. Alanda derlenen verilerden yola çıkarak belirlenen; ülkenin dilini bilmemek, resmî işlemlerde engellerle karşılaşmak, iş piyasasından ve toplumdan dışlanmak, geçinme, barınma, sağlık, eğitim ve uyum sorunları yaşamak, sosyal hizmet ve sosyal destek alamamak gibi sorun temalarına bulgular ve tartışma kısmında yer verilmiştir. Sorunlarla ilgili çözüm önerileri ise sonuç bölümünde sıralanmıştır. Asylum-seeking migration is one of the important social events that shapes the 21st century. Human societies migrate to different countries due to war, internal conflicts, political conflicts and discrimina- tion by public authority. Millions of Syrian refugees that fled from the battlefield environment involv- ing various countries and organizations are housed in Turkey. Turkey has Syrian refugees in almost every city. In this study, the problems of Syrian refugees living in Istanbul were examined. In-depth interviews were conducted with 76 Syrian refugees by researcher accompanied by a translator who knows Turkish, Arabic and Kurdish. The data obtained from the interviews were analyzed by using the MAXQDA 2018 qualitative data analysis program. Based on the data obtained from the inter- views, the determined themes of the problem such as not knowing the language of the country, encoun- tering obstacles in the official procedures, living, sheltering, health, education and adaptation issues are given in the findings and discussion section. Suggestions about the problems are given in the conclusion section.Item Yalova Halkının Sosyal Dışlanma Algıları ile İyilik Halleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, E-ISSN: 2147-2610, 2019-06-01) Erkoç, Beyza, Fethi GüngörSosyal dışlanma ve iyilik hali kavramları günümüz dünyasında üzerinde sıkça durulan kavramlar arasındadır. Küreselleşme, iş gücü piyasalarında yaşanan sorunlar, adil olmayan gelir dağılımı, yetersiz sosyal güvenlik sistemi, yaşanan göç olguları, bireylere ait özellikler gibi sebeplerden ötürü kişiler hayatlarının bir döneminde sosyal yönden dışlanma yaşar duruma gelmişlerdir. Sosyal yönden yaşanılan bu dışlanma, kişilerin yaşam kalitelerini, sosyal sağlıklarını bir başka deyişle iyilik hallerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu araştırma ile sosyal dışlanma algı düzeyi ile iyilik hali arasındaki ilişkinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada verilerin toplanması için bireylere demografik bilgilerine ait soruların yanı sıra, sosyal dışlanma algı düzeylerini tespit etmek maksadıyla Jehoel-Gijsbers ve Vrooman (2007) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlanması yanında geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Bayram vd. (2010) tarafından yapılmış olan “Sosyal Dışlanma Ölçeği” ile iyilik hallerinin tespiti için Diener vd. (2009) tarafından geliştirilen Türkçeye uyarlanması ve Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Fidan ve Usta (2013) tarafından yapılmış olan “İyilik Hali Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma, Yalova’da bulunan 18 yaş üzeri toplam 855 katılımcı ile kartopu yöntemi uygulanarak gerçekleştirilmiş olup toplanan veriler SPSS-18 paket programıyla analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, sosyal dışlanma düzeyinin azalmasıyla iyilik halinin artması arasında ters orantılı anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir. The concept of social exclusion and well-being is very popular topics in current literature. Social exclusion is very common in population, due to; globalization, problems in labor markets, unfair distribution of income, insufficient social security systems, migration issues and individual properties. This social exclusion affects people's quality of life, social health in other words, their well-being negatively. The aim of this study was to determine the relationship between perception of social exclusion and well-being. To investigate individual’s social exclusion perception level, we use “Social exclusion scale”, which was developed by Jehoel- Gijsbers and Vrooman (2007) and validated to Turkish language by Bayram et al. (2010). Additionally, to investigate well-being, we use “Well-being scale”, which was developed by Diener et al. (2009) and validated to Turkish language by Fidan and Usta (2013). The research was conducted in Yalova Province with 18 year or older 855 participants using snowball method. All data was analyzed using SPSS-18 package. In conclusion; we reached a significant inverse ratio between social exclusion level and well-being.Item Suriyeli Ortaöğretim Öğrencilerinin Akademik ve Sosyal Uyum Deneyimleri: Üsküdar'da Nitel Bir Çalışma(Turkish Studies Social Sciences - International Balkan University, 2019-08-10) Kalebaşı, Adem, Fethi GüngörDünyada en fazla sayıda Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’de ilk başta geri dönecekleri varsayımıyla kısa vadeli planlamalar yapılmıştır. Ancak savaşın devam etmesi, yaşam alanlarının yok olması ve gelenlerin günden güne artmasıyla birlikte daha uzun süreli planlamalar yapılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda çocukların eğitim sorunu gündeme alınmıştır. Bu soruna acil cevap olarak STK’ların öncülüğünde kendi dillerinde ve müfredatlarıyla oluşturulan Geçici Eğitim Merkezleri’nin (GEM) yeterli olmadığı kabul edilmiştir. Okul çağında yaklaşık bir milyon Suriyelinin olduğu Türkiye’de GEM’lerden devlet okullarına geçiş sürecinin iyi yönetilmesi; velilerin, idarecilerin ve öğretmenlerin yeni duruma iyi hazırlanması, öğrencilerin akademik ve sosyal uyumu açısından önem kazanmaktadır. Ortaöğretimde öğrenim gören Suriyeli öğrencilerinin okula akademik ve sosyal uyumunu ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada 13 Suriyeli öğrenci, 7 öğretmen ve 3 okul idarecisinin görüşü alınarak değerlendirilmiş ve öneriler sunulmuştur. Bulgulara göre ortaöğretim öğrencilerinin akademik uyumunu güçleştiren temel faktör, öğrencilerin Türkçe okuma ve yazma becerilerinin yetersiz olmasıdır. Sosyal uyum konusunda ise özellikle 9. sınıf öğrencilerinin grup oyunlarından ve etkinliklerden dışlanma gibi çeşitli sorunlar yaşadıkları gözlenmiştir. Suriyeli öğrencilerin arkadaşları tarafından kabulleriyle ilgili görüşleri değerlendirildiğinde öğrencilerin özellikle okula yeni başladığında, 9. sınıfta arkadaşları tarafından kabul edilmekte sorunlar yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bu sorunlar etkinliklerden ve oyundan dışlanma, kaba davranılma gibi çeşitli olumsuz davranış biçimlerini içermektedir. Okula yeni başlayan öğrenciler akademik ve sosyal desteğe daha fazla ihtiyaç duymakta, bu desteği alan öğrenciler sonraki sınıflara daha iyi uyum sağlamaktadırlar. In Turkey, which hosts Syrian refugees at the highest number in the world, at first short-term plans has been made with the assumption that the Syrians would go back. But with continuation of the war, the destruction of habitat and arrivals increasing day by day, the children's education issue has been taken on the agenda starting planning more long-term planning decisions. As an immediate response to this problem, Temporary Training Centre (TTC) in their own language and curriculum which has been emerged in the leadership of NGOs haven’t been adequate. In Turkey where there are about one million Syrian at school age, the good management of the process of the transition from TTCs to the public schools, the adaptation planning of the parents, administrators and teachers to the new situation have become more of an issue in the means of the students’ academic and social adaptation. At this study which aims to show the academic and social harmony of the Syrian students who study in secondary school, the opinions of 13 Syrians students, 7 teachers and 3 school administrators has taken and evaluated and recommendations are presented. The basic finding of the research is the main factor that makes the academic harmony of the secondary school students difficult is the lack of reading and writing skills in Turkish. It has been observed that about social harmony, the 9th grade students particularly have various problems such as exclusion from group games and activities. Based on views of Syrian students on their acceptance by their friends, it is apparent that students face issues in terms of acceptance by their friends particularly at grade 9 when they start school. The issues include various negative behaviors such as preclusion from activities and games and receiving harsh treatment. New students require more academic and social support and that this support improves their harmonization during higher grades.Item Çocuk Koruma Sistemindeki Sıcak Yuva: Türkiye’de Koruyucu Aile Modeli(SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL (SSSJ), 2019-10-22) Sülü Akgül, Ceylan, Fethi GüngörModernleşme sürecinde geleneksel geniş aile yapıları hızla kırılmaya başlamış ve çekirdek aile yapıları, dahası parçalanmış aile yapıları sıklıkla görülmeye başlanmıştır. Aile kurumunun geçmişe nazaran önemini yitirmesiyle aile politikaları önem kazanmaya başlamış ve özellikle çocuklara yönelik faaliyetlerde artış yaşanmıştır. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde çocukları korumaya yönelik uygulamalar kapsamında ailesi yanında korunamayan ve temel bakımları sağlanamayan çocukları korumaya yönelik alternatif bakım yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemler içinde çocuğun kurum bakımından ziyade aile ortamında yetişip topluma kazandırılması büyük önem taşımaktadır. Çalışmamız kapsamında korunmaya ihtiyaç duyan çocuklara aile ortamında sunulan hizmetlerden biri olan koruyucu aile hizmeti incelenmiştir. In the process of modernization, traditional large family structures began to break down rapidly, and core family structures, as well as fragmented family structures, often began to be seen. With the loss of importance of the family institution compared to the past, family politics gained importance and there was an increase in activities especially for children. Within the framework of the social protection concept, alternative care methods have been developed to protect children who are not protected by their families and whose basic care is not provided. In these methods, it is very important for the child to be educated and raised in the family environment in terms of the institution. For the children in need of protection within the scope of our work, protective family service, one of the services offered in the family environment, has been examined.Item Bir Sosyal Bilim Disiplini Olarak Sosyal Çalışmanın Türkiye’de Bilgi Sorunu(Sosyal Çalışma Dergisi Journal of Social Work, 2019-12-30) Bayır Aslan, Şeniz, Fethi GüngörSosyal bilimler içinde yer alan sosyal çalışmanın üzerinde şekillendiği üç temel bulunmaktadır. Bunlar; bilgi, beceri ve değer temelleridir. Sosyal çalışmanın bilgi temeli multidisipliner ve disiplinlerarası bir yapıdadır ve sosyal çalışmayı diğer sosyal bilimlerle irtibat hâlinde tutan bileşenidir. Ancak bilgi temeli; sosyal çalışmanın uygulamalı bir disiplin olması dolayısıyla hem teorinin uygulamaya aktarılması aşamasında hem de bu aktarımı yaparken kültürel farklılığın ortaya çıkması sebebiyle bir soruna dönüşebilmektedir. Sosyal çalışmanın bilgi temeli üzerine yapılan bu çalışma kapsamında, literatür taraması sonucu sorunu oluşturduğu gözlemlenen etmenler belirlenmiş ve tasnif edilerek değerlendirilmiştir. Bu bağlamda sosyal çalışmanın kültürel göreceliği, tercüme eser sorunu, uygulama-teori uyuşmazlığı, yerli bilgi eksikliği ve bilgi temelinin multidisipliner yapısı ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Bu çalışma ile Türkiye’de sosyal çalışma alanında mevcut bilgi sorununun belirlenmesi ve tanımlanması amaçlanmıştır. There are three foundations on which social work in social sciences is shaped: knowledge, skills, and value. The knowledge basis of social work has a multidisciplinary and interdisciplinary structure and it is the component that keeps social work in contact with other social sciences. However, as social work is an applied discipline, the knowledge basis can turn into a problem both during the transfer of theory to practice and also due to the emergence of cultural differences in this transfer. Within the scope of this study on the knowledge basis of the social studies, the factors observed to be the cause of the problem were identified and classified as a result of the literature review. In this context, the cultural relativity of social work, the problem of translated works, the discrepancy between practice and theory, the lack of local knowledge and the multidisciplinary structure of the knowledge basis were examined in detail. This study aimed to determine and identify the existing knowledge problem in the social work field in Turkey.Item Development of Executive Functions in Pre-schoolers(2020) Ertuğrul-Yaşar, ZehraItem Üniversitelerdeki Mobbing Davranışının Önlenmesinde İşyerinde Sosyal Hizmetin Rolü(2020)Mobbing, her çalışan için büyük bir sorundur. Mobbing davranışı, her işyerinde görülebilecek, çalışanlar üzerinde ciddi sorunlar yaratabilecek istenmeyen bir davranıştır. Üniversiteler gibi kar amacı gütmeyen kuruluşlarda bile mobbing davranışının varlığı yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. İşyerinde sosyal hizmet, çalışanların karşı karşıya kaldıkları her türlü sorunla mücadeleyi amaçlayan ve işçilerin refahı için çalışan bir alandır. Mobbing davranışı da işyerinde sosyal hizmet sayesinde önlenebilir. Bu çalışmada, üniversitelerde yaşanan mobbing davranışlarını inceleyen araştırmaların içerik analizi yapılmıştır. İçerik analizinden sonra MAXQDA analiz programı kullanılarak incelenen araştırmaların örneklemlerinin sosyo-demografik özellikleri tablolaştırılmıştır. Bunun yanı sıra, ikili kelime kombinasyonu frekans analizi de yapılmıştır. Yapılan içerik analizinde, mobbing davranışının kadınlarda daha fazla görüldüğü, yaş ve kıdem ile ters orantıya sahip olduğu, akademik unvana göre farklılaştığı, dikey düzeyde fazla olduğu, en düşük unvana sahip akademisyenlerin mobbinge en çok maruz kalan kesim olduğu ve akademisyenlerin mobbinge maruz kaldıktan sonra nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini bilmedikleri gibi sonuçlara ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlar, işyerinde sosyal hizmetin uygulamaları ışığında tartışılmış ve akademide mobbingin önlenmesine yönelik öneriler sunulmuştur