Çınarcık Meslek Yüksekokulu

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 24
  • Item
    Aybar: Bir Türk Aydınının Devlet ve Toplum Karşısında Teorik ve Politik Konumlanışındaki Güzergâhlar
    (Phoenix, 2021-09) Alpman, Polat S.
    Bu çalışma Uluslararası Hukuk alanında doçent olan Mehmet Ali Aybar'ın Türkiye'deki siyasal gelişmelere yönelik entelektüel müdahalesinin ve siyasi mücadelesinin sosyopolitik analizini içermektedir. Özellikle Osmanlı Toplum Yapısı tartışmaları bağlamında Aybar'ın ve dönemin entelektüellerinin bu tartışmaya katkıları, Türkiye'nin dönüşüm süreciyle birlikte ele alınarak Türkiye'de siyasal gelişmelerin incelenmesi hedeflenmiştir.
  • Item
    Liberal Populism and Capital-Owning Class in the Transformation of Labour Regime in Turkey
    (Peter Lang, 2020-12) Alpman, Polat S.; Öztürk, Özkan
    This paper concentrates on the relationship between the populist rhetoric and capital-owning class in Turkey. The trajectory of populist rhetoric in Turkey has been defined as a consequence of intricate relations between the paradigm of statism and different representations of liberalism; and has been reconstructed within the network of tensions and intersections between statism and liberalism. Populism in Turkey is claimed to involve a liberal content blended with the discourses of developmentalism and religion, which were shaped by the state control, until the 2000s. Starting with the transition to the multi-party period, liberal populism has been used as an effective rhetorical strategy in Turkish political life for the power struggles of different factions within capital-owning class for many years. In this sense, liberal populism has established the main rhetoric in the regulation of the relations between the capital-owning class and the working class until the 2000s. Each new economic arrangement has produced its own liberal populist rhetoric and used it as a propaganda tool for subsequent arrangements. The first part of this paper puts a particular focus upon the interconnections between the discourses of liberalism and the paradigm of statism which constituted the very idea of liberal populism. The paper then attempts to understand how liberal populism shapes political discourses as well as the class dynamics. Lastly, it accounts for how liberal populist rhetoric and political practices of the capital-owning class have developed in the formation process of the circumstances that have led to ruling of the Justice and Development Party (AKP) in Turkey.
  • Item
    Asylum Seeker Identity and the Labor Market: Syrian Asylum Seeker in Turkey
    (Rainer Hampp Verlag, 2019-11) Alpman, Polat S.
    This work focus on the term “asylum seeker.” Interestingly, although Syrian asylum seekers have sought refuge in Turkey, they have not been given the status of “refugee.” Why this has happened and its effect on the construction of identity as well as in the labor market will be discussed in this work. One of the fundamental reasons why those who come to Turkey seek refuge but cannot find it, why millions cannot take advantage of refugee status, and why they find themselves in the labor market as asylum seekers, can be found in the specific conditions in which the “immigrant identity” is constructed in Turkey.
  • Item
    Göçmen Kimliği ve Emeği, Sığınmacı Kimliği ve İşgücü Piyasası
    (Toplum ve Hekim, 2018-09) Alpman, Polat S.
    Göç, göçmen ve sığınmacılar ile birlikte ortaya çıkan sorunlar sığınmacılar kadar ev sahibi toplumu da ilgilendirir. Suriye iç savaşı ile birlikte Türkiye’ye sığınan Suriyeliler hukuki, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal nedenlerden dolayı karmaşık bir sorunlar ağının içerisinde yer almaktadır. Söz konusu bu sığınmacı nüfusunun oldukça büyük bir bölümü sığınmacı kamplarının dışında, çeşitli kentlere yayılmış bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedirler. Bu durum, Türkiye’deki sosyal yapının değişmesine neden olmakta, sığınmacıların ile ev sahibi toplum arasındaki ilişkilerin yüz yüze gerçekleşmesini kolaylaştırmakta ve her iki kesim için yeni sorun alanlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.Türkiye’nin uyguladığı“Açık Kapı”politikasının çeşitli sonuçlarının yanısıra, sığınmacılar için çıkarılan“Geçici KorumaYasası”hukuki olarak eksik, uygulama açısından da birtakım yetersizlikler içermektedir. Bu sorunların başında, geçici korumanın ev sahibi ülkenin imkân ve yetenekleriyle sınırlı olması ve geçici koruma sağlanan sığınmacıların “misafirlik”lerinin artık kalıcı hâle gelmesine paralel olarak ortaya çıkan sorunlar gelmektedir. Bu bağlamda özellikle sosyal politika eksikliği, hukuksal boşluklardan kaynaklanan statü kaybı, sığınmacıların doğru ’tanınmalarını ve uyumu gözeten sosyal politikaların önüne geçmektedir. Sığınmacıların göç süreci ile birlikte yitirdikleri statülerinin ve haklarının yok sayılması, onları gittikçe ucuz emek gücüne faal ya da yedek bileşenlerinden birine dönüştürmektedir. Bu çerçevede gelişen sığınmacı kimliği, zorlayıcı bağımlılıklar, kimlik yitimi, süreğen hâle gelen mâdunluk ve kayıp nesiller gibi olgular tarafından yeniden üretilerek, sığınmacıları egemen emek rejimi içerisinde yeniden konumlandırır. Bu çalışma, öncelikle 2011 tarihinden itibaren Türkiye’de tecrübe edilen göçmenlik deneyimleriyle ev sahibi toplumun birikim rejimi ve üretim ilişkileri arasında yaşanan çelişkileri, çalışmada geliştirilen dört konsept etrafında açıklamayı hedeflemektedir.
  • Item
    Suç, Göç ve Kimlik: Suç Teorilerinde Göç Olgusu
    (Turkish Studies, 2018-06) Alpman, Polat S.; Yarcı, Selman
    Suç, göç ve kimlik ilişkisi sosyal teori içerisinde birçok farklı bağlam içinde ele alınabilir. Ancak suç olgusunun göç ve kimlikle ilişkisi sosyal yapıdan ve ilişkilerden bağımsız ele alınamaz. Suç teorisine ilişkin sosyolojik yaklaşımlar, suçu yapısal, etkileşim eksenli ve çatışma eksenli teoriler ile açıklamaktadır. Sosyolojik yapı teorileri suçlu davranışı kurumsal yapılar, ırk, etnisite, sosyo-ekonomik statü, cinsiyet, göç, kentleşme, işsizlik, yoksulluk gibi faktörler ile açıklamaya çalışırken etkileşim merkezli yaklaşımlar damgalama ve etiketleme, kontrol ve öğrenme kavramlarını eksene alır. Çatışma merkezli yaklaşımlar ise suçu, sosyal yapı içerisindeki güç odaklarının bir yansıması olarak değerlendirmektedir. Suç olgusuna ilişkin bu teorik yaklaşımların her biri göç ve kimlik olgusuyla yakından ilişkilidir. Nüfusun yatay hareketi olarak tanımlanan göç süreci, göçmenlerle ev sahibi toplum arasında karmaşık ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu ilişkiler, uyuma neden olabileceği gibi çatışmaya ve paralel sosyalizasyona da neden olabilir. Göçmenlerin uyum sürecinde karşılaşılan zorluklar ve sorunlar, başta anomi olmak üzere birçok farklı sorunun ortaya çıkmasını da tetikler. Göçmenlerin bu sorunlarla baş edebilmeleri geliştirdikleri stratejilerden biri de yeni bir kimlik inşa etmektir. Çalışmada, Suriyeliler özelinde, sığınmacı kimliği olarak ifade edilen bu kimlik, göçle birlikte ortaya çıkan anominin bir norm haline gelmesiyle oluşur. Sığınmacı kimliği, göçmenlerin kentteki üretim ilişkilerine dahil olmalarını kolaylaştırmakta ancak ekonomik, sosyal, hukuki ve kültürel sorunlarla baş edebilmelerini zorlaştırmaktadır.
  • Item
    Sosyal Teorinin Konusu Olarak Kimlik: Sosyal İnşacı Yaklaşım
    (Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2018-10) Alpman, Polat S.
    Kimlik konusuna ilişkin sosyolojik ilgi genellikle iki uç eğilimin arasında şekillenmektedir. Kimliği sosyal teorinin merkezine yerleştirmek ile onu sosyal teorinin dışına itmek olarak ifade edilebilecek bu eğilimlerin dışında kalan yaklaşımlar ise kimliğin modern toplumlar için ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmaktadır. Bu yaklaşımlar içerisinde etkili olanlardan biri sosyal inşacı yaklaşımdır. Sosyal inşacılık, sembolik etkileşimciliğin benlik/kimlik hakkındaki önermelerini geliştirerek kimliği, sosyalliğin içerisinde kurulan ilişkilerin bir tezahürü olarak açıklamayı hedefler. Sembolik etkileşimcilik, modern toplumların karmaşık yapısı içerisinde kimliğin karşılık geldiği anlamları ararken benlik kavramına vurgu yaptı. Sembolik etkileşimcilik ve etnometodolojik yaklaşımlar için kimlik, gündelik yaşam içerisindeki etkileşimlerle inşa edilen benliğin bir tezahürüydü. Sosyal inşacılık ise kimliği, gerçekliğin inşa edilme biçimlerinden biri olarak ele aldı. Modern toplumlardaki karmaşık ilişki ağları içerisinde kimliğin rolünü ve işlevini açıklamaya yönelik bu yaklaşımlar, bir anlamda, modernizme içkin olan ‘anlam krizini’ açıklamanın yollarını aramaktadır. Bu çalışmanın amacı, sosyoloji içerisinde kimliğin bir sosyal analiz birimi olarak kullanılmasından hareketle, sosyal inşacı teorinin kapsadığı yeri açıklamaktır.
  • Item
    Mekan, Kimlik, Sınıf: Farklar Neden Bir Arada Barınamazlar
    (idealkent, 2019) Alpman, Polat S.
    Eşitsizlik ve ayrımcılık modern kapitalist toplumsal yapının bir parçasıdır. Eşitsizlik farklılaşmanın bir türüdür. Farkları eşitsizlik ve ayrımcılık nedenine dönüştüren koşullar, kapitalizmin tarihsel gelişiminin bir sonucudur. Mekân, bütün farklılaşmaların somut hale gelip cisimleştiği; farkların eşitsizlik ve ayrımcılık haline dönüştüğü ilk yerdir. Farklılaşmanın birçok nedeni vardır. Mekânsal farklılaşma, kaynakların eşitsiz dağılımıyla başlayan bir süre- cin ürünüdür. Bu durum onu eşitsizlik olarak tanımlamanın ilk adımını oluşturur. Ancak mekânsal farklılaşmanın sürdürülmesine neden olan birçok eşitsizlik biçimi bulunmaktadır. Mekânsal farklılaşma sınıfsal, kültürel, etnik, dinsel, cinsel kimliklerin kente yerleşmelerinde, yer bulma davranışlarında ve yerleşim stratejilerinde belirleyicidir. Ayrıca mekânsal farklılaşma toplumsal farklılaşmanın ve işgücü piyasasının yeniden düzenlenmesinin ön koşulu- dur. Mekânsal farklılaşma, kentteki yerleşimle ilgili bir farklılaşma olarak ortaya çıksa da farklılaşmanın nedeni toplumsal alanlardaki eşitsizliklerin örgütlenme biçimidir. Mekânsal farklılaşma ve kimlikler arasındaki ilişki dikey ve yatay hatta inşa edilir. Egemen kimliğin dışında kalan kimlikler üzerindeki tahakküm, mekânsal farklılaşma yoluyla yeniden üretilmektedir. Kimlik ve mekânsal farklılaşmanın iç içe girmesinin sonuçlarından biri işgücü piyasasının kimliklerle yeniden düzenlenmesidir. Ayrıca yeni elitlerin, kendilerine benzeme- yen diğer sosyal gruplardan ve kimliklerden ayrışmalarını sağlamaktadır. Bu çalışma mekân, kimlik, sınıf kavramlarından hareketle farklılaşmanın mekânsal dinamiklerini ve farkların neden bir arada barınamadıklarını anlamayı ve açıklamayı amaçlamıştır.
  • Item
    Suriyeli Göçmenler ve Sosyal Eşitsizlik Üzerine
    (Strata: İlişkisel Sosyal Bilimler Dergisi, 2020-11) Alpman, Polat S.
    Sosyal eşitsizlik ve ayrımcılık gibi bir konuyu; vatandaşlık, ulus devlet, kimlik, mültecilik, sınıf gibi kavramlar üzerinden incelerken dönüp göçe bakmak zorunda kalmamız bildiğimiz yerleşik sandığımız bütün kavramların belli dinamiklere dayandığını ve hareket halinde olduğunu gösteriyor. Böylesi bir değişimden hiçbir ey kolaylıkla kurtulamaz. Bu nedenle sosyal teorinin teoriye ilikin ilk sorusunun da değişmeye başladığı yere eriştik ve bu 20. yüzyıldaki bütün sosyal bilim pratiğinin günümüzde bir ie yarayıp yaramadığını göstermesi bakımından da mühim bir mesele. Örneğin bugün yaşanan COVID-19 salgını denilen ve salık krizi zannettiğimiz eyin siyasal bir kriz olduğunu fark ettiğimiz anda bu yüzyılın sosyal hareketler dinamiğini de anlamı olacağız.
  • Item
    Üniversiteler, uyruklar, ejderhalar: Üniversiter alanın özerkliğinin politik ilkesi
    (Toplum ve Bilim, 2021-06) Alpman, Polat S.
    Türkiye’deki yükseköğretimin tarihsel gelişimi üniversiter alanın özerkleşmesini desteklememiş, mesleki ethosun ve akademisyen habitusunun gelişmesine olanak sağlamamıştır. Darülfünun ile başlayan bu sürecin gelişimi dikkatle izlendiğinde, Türkiye’deki yükseköğretimin devletin ideolojik aygıtı olmakla sınırlandırılamayacağı, bunun ötesine geçerek politik otoritenin temsil edildiği ve yeniden üretildiği bir mekan olarak düzenlediği öne sürülebilir. Üniversiter alanın özerk olması gerektiğini dile getiren ve üniversiter alanı ‘evrensel akıl’ idesiyle tanımlayan görüşler, alanı kuran politik ilkeyi bu görüş üzerinde inşa eder. Bu yaklaşım üniversiterliğin mesleki değerlerini ve itibarlarını, kamusal sorumluluklarını ve haklarını politik bir ilke üzerinden tanımlamak yerine bunu idealleştirmektedir. Oysa modern ulus-devlet egemenlikleri altındaki üniversiter alanın özerk olması gerekip gerekmediği politik bir konudur. Bu çalışma, Türkiye’deki üniversiter alanın özerkliğini kuran ilkeyi politikleştirmek gerektiğini ve bunun ilkesinin akıldan çok yurttaşlık hakları olduğunu öne sürmektedir.
  • Item
    Yerel Yönetimlerde Uluslararası İlişkiler Faaliyetleri: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Üzerine Bir İnceleme
    (Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi (International Journal Of Euroasian Research), 2019-09) Topçu, Volkan; Batal, Salih
  • Item
    How Does the Social Support Affect Refugees’ Life Satisfaction in Turkey? Stress as a Mediator, Social Aids and Coronavirus Anxiety as Moderators
    (2021-11-17) Ekmen, Eymen; Koçak, Orhan; Solmaz, Umut; Kopuz, Koray; Younis, Mustafa Z.; Orman, Deniz
    The number of refugees has increased exponentially due to international crises, wars, and political pressures in recent years worldwide. Turkey hosts the largest refugee population in the world with 3,672,646 Syrian refugees. This study aimed to examine the relationship among refugees’ stress, life satisfaction, social support, coronavirus anxiety, and social aids they get during the COVID-19 process. We hypothesized that stress, social aids, and coronavirus anxiety could play a role in the relationship between life satisfaction, stress, and social support. A cross-sectional survey was used to collect data from 628 Syrian refugees via an online questionnaire in Turkey. Confirmatory factor, correlation, and multiple regression analyses were conducted. In addition, the moderator and mediator role of variables tested using the 95% bias-corrected confidence interval from 5000 resamples was generated by the bias-corrected bootstrapping method. The study results show that stress partially mediated the relationship between family support and life satisfaction and between friend support and life satisfaction. In addition, coronavirus anxiety had a moderating effect on the relationship between family support and stress and friend support and stress. Finally, social aids moderated the relationship between stress and life satisfaction. In conclusion, the role of social aids, stress, and coronavirus anxiety in the relationship between social support, stress, and life satisfaction has been revealed.
  • Item
    Sosyal Hareketlerin Sosyal Nesnel Gerçekliğinin Dönüşümü Üzerine Bir Deneme: Dijital Çağda Kamusal Alanın Ortadan Kaldırılması Mümkün müdür?
    (Phoenix Yayınevi, 2021-05-30) Yarcı, Selman
    Bu çalışma, öncelikle sosyal hareketlerin sosyolojik arka planından hareketle, kamusallık kavramı ile sosyal hareketler arasındaki ilişkiyi, sosyal hareketler, kamusal alan, toplumsal iletişim gibi kavramlardan hareketle ele alarak kamusal alan ve sosyal hareketlerde meydana gelen değişim sürecindeki ilişkiyi konuyla ilgili literatür ve gözlemlerden hareket ederek açıklamayı hedeflemektedir.
  • Item
    İlkokul Hayat Bilgisi programı (2018) kazanımlarının yaşam becerileri yönünden incelenmesi
    (Kocaeli University Journal of Education, 2021-05-31) Karakuş, Cansev
  • Item
    İlkokul Hayat Bilgisi programı (2018) kazanımlarının yaşam becerileri yönünden incelenmesi
    (Kocaeli University Journal of Education, 2021-05-31) k, Cansev
    Bu araştırmanın amacı, 2018 yılında güncellenen ilkokul Hayat Bilgisi programı kazanımlarının yaşam becerileri açısından incelenmesidir. Yaşam becerileri, 21. yüzyıl becerilerini kapsayan bireyin sağlıklı bir gelişim gösterebilmesi için kazanılması elzem olan becerilerdir. Erken yaşlardan itibaren bu yaşam becerilerinin kazandırılması önemlidir. Günümüz dünyasında bilgiye ulaşmak kolaydır ve bu nedenle akademik becerilerin yanı sıra yaşam becerilerine olan ihtiyaç giderek artmaktadır. İlkokul yıllarında yaşam becerilerini çocuklara kazandırmak adına “Hayat Bilgisi” önemli bir ders olarak yer almaktadır. Bu nedenle bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılarak Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı kazanımlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Alan yazından yola çıkılarak; “problem çözme ve karar verme becerileri”, “düşünme (yaratıcı ve eleştirel) becerileri”, “iletişim ve empati becerileri” ve “motivasyonel beceriler” olmak üzere dört yaşam becerisi alanı kategorisi belirlenmiştir. Bu yaşam becerileri alt boyutlarına, Hayat Bilgisi programı kazanımlarında yer verilme durumları tespit edilmiş ve yorumlanmıştır. Kazanım sayıları, ünitelere ve sınıflara göre dağılımları belirlenmiştir. Programda tüm kazanımlar arasında, yaşam becerileri ile ilişkili kazanım oranının %64 olduğu görülmüştür. Araştırma sonucunda 2018 Hayat Bilgisi programında en fazla “motivasyonel beceriler beceri alanı”na yönelik kazanıma, en az “problem çözme ve karar verme beceri alanı”yla ilgili kazanıma yer verildiği tespit edilmiştir. Yaşam beceri alanlarının, ünitelere göre dengeli bir dağılım göstermediği görülmüştür. Sonuç olarak yaşam becerilerine dair kazanımların daha fazla sayıda yer alması, ünitelere ve sınıf seviyelerine eşit ve dengeli dağılması önerilmiştir.
  • Item
    TÜRK CEZA HUKUKUNDA YAPAY DÖLLEMEDEN DOĞAN CEZAİ SORUMLULUK
    (1st International Scientific Researches Congress Humanity and Social Sciences IBAD, 2016-05-16)
  • Item
    Türkiye’de Adalet Meslek Yüksekokulları ve MYO Adalet Programlarında Verilen Hukuk Eğitimine İlişkin Bir Değerlendirme ve Çınarcık MYO Örneği
    (Journal of Current Researches on Social Sciences (JOCRESS), 2017-02)
    To provide tranquility and order in a society is possible only if , constitutingand protecting justice, equility, freedom, peace and security in it. Law is arule of social order that confront every area of social life and needed everytime by everyone. It is very important that to be embraced by individuals ofsociety and the stationary culture of obeying these rules right along witheffectiveness, deterrence and providing justice characteristics of these ruleswhich are binding and existed by orders and prohibitions. The first aim oflegal education is training individuals who know their own rights andresponsibilities and strong personalities. Thus it will be contribute thisstationary conscious that is studied law lessons in the field of social sciencesat least associate degree. The other aim is need of quilified manpower in thefield of law in practice. There is a need for well-educated jurists to ensurethat the state can successfully fulfill the function of legislative executivejurisdiction. These human resources are primarily provided by law faculties,and are being met by other faculties and vocational schools.As the number of faculties and vocational schools increased every year, theydo not fully meet the needs of the present. The shortage of teaching academicstaff and inadequate practice made law education questionable. Manystudents, including students studying at the law faculties, are unaware of thejustice mechanisms such as courts, executive offices and execution centersduring their education period, and it is unfortunately observed that some ofthem remain helpless with theoretical knowledge after graduation and areforced to seek help from permanent practitioners. At the level of associatedegree, the situation is not very welcoming. However, the Vocational Schoolsof Justice are associate degree programs opened with the aim of educatingthe justice assistant service personnel who have the basic legal concepts andbasic legal principles, the legal profession's justice profession ethics and theability to solve the problems of continuous learning and basic law.Law education at the associate degree has become a center of attraction ofthe vocational schools of justice, and the law department and the JusticePrograms have been established in many vocational colleges as well as thenumber of students has increased significantly. Nowadays, the numberexceeds 700; Vocational schools; Vocational Schools of Social SciencesVocational Schools of Health Sciences etc. There are many different programs within the vocational schools established by name. Justiceprogramme is one of these. In addition to formal education, there is also anundergraduate education in justice in the field of open education faculties.When we examined the conditions of learning of open and distanceeducation schools, it is seen that education is provided with materialsconsisting of slides. Especially the lack of current term practising lessons andsummer internship education is a big problem in the phase of activity. Interms of vocational student development, it is a fact known to those who arestudying in formal education and who are graduates who are well versed inthe formal education, knowing professional difficulties and professionalterms when compared to formal education. Despite this, the advantages offormal education are clear and diminishing in distance education.In our study, we are concerned about the problems of formal education inthe field of law, open and distance associate degree education and numbersof these institutions, success statistics in employment, differences betweenthe curriculums of these and in which learning efficacy evaluation will bemade on the subjects.
  • Item
    COVİD -19 TEDBİRLERİNE AYKIRI DAVRANIŞLAR BAĞLAMINDA BULAŞICI HASTALIKLARA İLİŞKİN TEDBİRLERE AYKIRI DAVRANMA SUÇUNUN (TCK M.195) UYGULANABİLİRLİĞİ
    (Astana Yayınları, 2021-11-13)
    Covid-19 pandemic which creates panic, fear and uncertainty in every part of society is threatining life seriously. Covid-19 pandemic constitutes a reaction in society with measures that decelerating or stopping social and economic life. The react by society is existing by unwearing a mask, violating social distance rules, violating the quarantine measures. It’s undeniable that the reaction’s reasons are economical dynamics. Lockdowns for those who have to work for economic reasons, quarantine practices at home cause job losses, and therefore those who have to work tend to break these bans. However, in order to get out of the pandemic situation, a cooperation should be established between infected patients and the administration. Failure to ensure the said cooperation for economic reasons or other dynamics will result in the state authority using its penalizing authority. In this respect the crime of violating the measures related to infectious diseases is one of tools of state which uses as a last resort so as to ensure adapted to the measures. In this paper, the elements of TCK m.195 crime are examined and the applicability of the relevant crime is discussed in the case of Covid-19.
  • Item
    Mükerrer Suçlu
    (Socrates Journal of Interdisciplinary Social Studies, 2021, Year 7, Volume 13, 2021-12-15) Korap, Başak Oya
    The grpup of persistent offender was the focus of 1939 in criminal law, criminal politics and modern criminology perspectives. In this study, which has an important place in terms of studying the way of punishment of persistent offenders, which has been included in very few studies from the point of view of Turkish Law on Criminal Execution today it is being examined that, types of execution in their categories which are application of the increased punishment, the usual punishment, single-track system, double- track system, indeterminate sentence about the criminal execution or punishment of the persistent offenders and the provisions of the Criminal Justice Bill of 1938, which is being prepared to enter into force to complement the missing aspects of the Crime Prevention Act of 1908. According to the author's opinion, the criterion that should be taken into account in all these forms of punishment for incarceration of persistent offenders is the criterion of the danger posed by a persistent offender on society, that is, the subjective criterion. In the author's opinion, the reason for the small number of studies conducted by the prison administration on persistent offenders is the lack of enthusiasm of these offenders to become correctional. To put it more clearly, why should one work for the breeding of groups of criminals who insist on repetition, when there are groups of criminals who are more eager to be reformed? In the study, the answer to this question is investigated and it is emphasized that the problem of persistent offenders will not be solved no matter how well the system is functioning.
  • Item
    Law of Armed Conflicts and Protection of the Environment
    (Ufuk Üniversitesi, 2021-06-01) Muhammet Celal, KUL
    Developing technology has introduced new means and methods of warfare in the last century which caused nouveau environmental concerns. This study aims to analyse the legal framework of law of armed conflicts in terms of environment and explores the stance of international law with respect to environmental damages caused by armed conflicts. ENMOD Convention, Rome Statute, NATO standards on environmental issues and ICJ Advisory Opinion on the Legality of the Threat or Use of Nuclear Weapons, inter alia, has been scrutinized. In addition, the paper analyses whether the environment has been sacrificed to the military advantage of States. In terms of law of armed conflicts, the paper discusses whether the international legal framework is too loose or firm enough to protect the environment. Furthermore, the paper focuses on how international law might be shaped to prevent enormous damage to the environment in the event of armed conflicts.