Browse
Recent Submissions
Item İslam Toplumunda Siyasal Otoritenin Oluşum Süreci(YALOVA ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ, 2015-12) Akyüzoğlu, İlyasBu makalede İslam Dünyasında siyasal otoritenin oluşum süreci incelenmiştir. İslam dünyasında Hz. Muhammed’in öncülüğünde bir devlet yapılanması ortaya çıkmıştı. Peygamber olarak toplum lideri olan Hz. Muhammed, devletin teşekkül etmesiyle birlikte siyasal liderlik vasfını kazanmış ve vefatına kadar da devlet başkanlığı görevini yürütmüştür. Hz. Muhammed’in vefatıyla birlikte devlet mekanizmasını kimin yöneteceği ile ilgili tartışmalar ortaya çıkmaya başladı. Bu tartışmalar zamanla iç savaşlara ve hatta itikadi bölünmelere sebep olacak bir nitelik kazandı.Item “Reception and Representation of Western Ḥadīth Studies in Turkish Academe”(Edinburgh University Press, 2020)Item Genel Hatlarıyla Osmanlı Kıraat Âlimleri ( Eğitim - Öğretim, Meslek ve Telifleri Bağlamında)(sonçağ akademi, 2021) Gökdemir, Ahmet; Gökdemir, AhmetItem Genel Hatlarıyla Osmanlı Kıraat İlmi Eserleri(2021) Gökdemir, AhmetItem Memlükler’de Kur’ân Tilâveti ve Kıraat İlmi,(2021) Gökdemir, AhmetItem Kur’ân Tilâveti ve Kıraati Bağlamında Eyyûbîler’in Memlükler ve Endülüs’e Etkisi(2021) Gökdemir, AhmetItem İlahiyat Fakültelerindeki Kur’ân Okuma ve Tecvid Dersleri İçin Bazı Teklifler(İlâhiyât, 2021) Gökdemir, Ahmet; Gökdemir, AhmetItem Osmanlı'nın Tarikat Şeyhi Kurrâları(2021) ahmet, gökdemir; Gökdemir, AhmetItem Malezya’da Son Dönem Hadis Çalışmalarının Serencamı(GÜNCEL HADİS MESELELERİ VE BABANZÂDE AHMED NAÎM (ULUSLARARASI SEMPOZYUM), 2021) Oktan, Yusuf19. asrın sonlarından itibaren Mısır, Pakistan, Suudî Arabistan ve Hindistan’a öğrenciler göndermeye başlayan Malezya, uzun yıllar İngiliz hegemonyasında kalmış, bağımsızlığını ancak 1957 yılında kazanmıştır. Geleneksel İslamî medreselerin öncülük ettiği farklı ülkelere öğrenci gönderimi ülke içine reformist fikirlerin taşınmasına vesile olmuştur. Ülkenin özellikle bağımsızlık sonrasında İslamîleştirme programında başat unsurlardan reformist-gelenekçi fikirler, devletin siyasetinde etkili olmuştur. Böylece içinde İslamî eğitimin bulunduğu birçok eğitim kurumu ihdas edilmiştir. İslamî ilimlerin muhtelif bölümlerini de barındıran üniversiteler, dünyanın birçok yerinden öğrencileri kabul etmiştir. Özellikle 20. asrın sonlarına doğru birçok Türk öğrenciye de ev sahipliği yapan Malezya, şer’i ilimlerin okutulmasına son derece önem vermiştir. Siyasiler tarafından da desteklenen bu temayül ülkedeki bazı üniversitelere dünya sıralamasında önemli dereceler kazandırmıştır. Öğrenim dilleri Arapça, İngilizce ve Malayca olan İslamî Üniversitelerin lisans ve lisansüstü seviyesindeki hadis eğitimi müfredatın önemli bir kısmını oluşturmuştur. Çalışma başlıklarının günümüzle ilintili olarak topluma fayda sağlamasını esas alan birçok hadis alanındaki lisansüstü bölüm, her sene onlarca mezun vermektedir. Malezya’nın yabacı öğrencilere açık eğitim politikası neticesinde ortaya hadis alanında muhtelif ülke, bölge, şahıs ve konu çalışmalarının konulduğu görülmektedir. Ancak üniversitelerin veri tabanlarında mahfuz olan akademik hadis çalışmalarının genel temayülü ve nitelikleri muhtelif ülkelerdeki araştırmacıların bilgisi dışında kalmaktadır. Bu vesileyle çalışma; Malezya’da lisansüstü çalışmaların genel durumunu ortaya koymaya çalışacaktır. Son yıllarda ülkede gözlemlenen millileşme ve bu durumun başta eğitimci, dolayısıyla öğrencilere de yansımaları da makalenin tahlil ve tenkit sınırları içinde bulunacaktır.Item İnsanların Sosyal İletişim Araçlarında Paylaşılan Hadislere Karşı Tutumu(İnönü Üniversitesi Yayınları, 2021) Oktan, Yusuf; Oktan, Yusuf20. asrın sonlarında Web 2.0 teknolojisinin keşfi ve internet tabanlı teknolojilerin ortaya çıkışı 21. asrın ilk yıllarında akıllı telefonların yayılmasına ve dijital uygulamaların kullanılmasına vesile olmuştur. Veriye, dolayısıyla bilgiye kolay ve çok daha hızlı bir şekilde ulaşan insanoğlu, bunu günlük hayatın her aşamasında kullanmaya başlamıştır. Böylelikle her geçen gün kullanımı artan ve çeşitli şekilde piyasaya çıkan sosyal iletişim uygulamaları insanların, irtibatlarını kolaylaştırdığı ve artırdığı gibi kültürel, dinı�, ekonomik vb. bilgilerin paylaşıldığı sosyal platformlar olmuştur. Hz. Peygamber’in ilmin-bilginin yayılması yönündeki teşvikleri insanların muhtelif niyetlerle hadısleri sosyal medyada paylaşımına sebep olurken, yine Hz. Peygamber’in kendisine isnat edilmesi muhtemel yalan haberlere karşı yaptığı müteşeddit uyarılar, Müslümanların rivâyet paylaşımında dikkatli davranmalarını gerektirmektedir. Mezkûr bilgiler ışığında insanların sosyal iletişim uygulamalarında hadıs paylaşımı, buna karşı tutumları, paylaşılan hadıslerin okunması ve kaynak bilgisi gibi muhtelif sorular altında gerçekleştirilen ve hadıslerin sosyal iletişim araçlarındaki paylaşımını inceleyen anket, katılımcıların yaş ve eğitim seviyeleri gözetilerek analiz edilecektirItem Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi ve Bilginin İslamileştirilmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2021) Oktan, Yusuf; Oktan, YusufMalezya’nın 1957 yılında bağımsızlığını kazanmış olmasına rağmen ülkenin sosyal, kültürel ve dini yapısını şekillendiren unsurların bağımsızlık öncesine dayandığı görülmektedir. Bağımsızlık öncesi dini eğitim veren medreseler, toplumu yönlendirmeye çalışan siyasi partiler ve toplumdan etkili olan tebliğ cemaatleri Malay siyasetçilerin benimseyeceği İslamîleşme politikasının ilk etkenleri olduğu söylenebilir. Yönetimde İngiltere benzeri simgesel bir monarşinin bulunduğu ve federal yönetim sisteminin uygulandığı Malezya, birçoğunda sultanların bulunduğu on üç eyaletten oluşmaktadır.1051 Sömürü döneminde sultanlar halka inançlarını özgürce yaşama izni verseler de halk, İslam’ın siyasal yolla yayılımı hususunda engellenmiştir. 20. asrın başlarında camide vaaz verilmesi, İslamî yayınların yapılması yasak olmasına rağmen Müslümanlardan bir grup 1906’da el-İmam dergisini yayımlamaya başladı. Halkı bilinçlendirmek, İslam’ın emir ve yasaklarını halka öğretme amacını güden dergi, Malayları kültürel adetlere sarılıp İslamî uygulamaları terk etmelerinden dolayı da tenkit etmekteydi.1Item İmam Buhârî'nin Yaşadığı Dönem ve Çevre(Siyer Yayınları, 2021) Oktan, YusufItem Epidemics in the History of İslam and Prophetıc Method in Combatıng Epidemics(PENGAJIAN ISLAM DAN CABARAN PANDEMIK COVID 19, 2021) Oktan, YusufAccording to some linguists, the word taʻûn ( ),طاعونwhich derives from the root taʻn ( ),طعنwhich means to injure, condemn, is the name given to all diseases with contagious features. Taun (Plague) disease, which has a common feature, is also called plague because it spreads to the air and therefore weakens the body by spreading to people (İbn Manzûr, 1414). There is also the use of plague instead of taʻûn. According to this view, taʻûn is a type of plague. Ibn Sînâ (d. 428/1037) said that the plague emerged due to the deterioration of the substance in the air, which is the substance of the spirit. According to Ibn Qayyim al-Cevziyya (d. 751/1350), if taun multiplies and spreads, it is expressed as plague. According to him, there is a general relationship between plague and taun. Accordingly, every plague is a plague, but not every plague is a plague. Tumors, wounds and swellings seen in the body are the effect of taun (el-Javziyyah, 1990). Ibn Hajar (d. 852/1449) explains the reason for separating taun from the plague as the attack of the demon who is in taun but is not in the plague (İbn Hajer, 1379). Those who distinguish between the plague and the plague are probably based on the narration of Abu Musa al-Ashari (d. 42/662-63) from Prophet Muhammed (Pbuh). According to this narration, the Prophet said: "The destruction of my ummah will be with ta'n and taun!" Some of them asked, "We understood what taʻn (injury) is. But what do you call taun, O Messenger of Allah?" the Prophet replied their question: "Your enemies are a disease caused by the prodding of demons and earning you the reward of martyrdom." (alHanbal, 32/293). In another narration quoted by al-Bukhari, James said that taun could not enter al-Madina. (al-Bukhârî, 5/2165). Many epidemics like al-ʻAmavâs epidemic (18/693), al-Jârif epidemic (69/688), al-Fatayât (al-Ashrâf) epidemic (87/705), Müslim b. Qutayba epidemic (131/748) and various epidemics in the Abbasid and Mamlûk period have been seen throughout the history of Islam. The article will examine these prominent epidemics and will refer to the methods used in them. Thus, the prophetic methods used in epidemics will be explained.Item HİCRÎ İKİNCİ ASIR EBÜ’L-AMYATAR ALİ B. ABDULLAH İSYANININ HADİS KAYNAKLARINA YANSIMALARI(Hicrî 2. Asırda İslami İlimler Kitabı, 2021) Oktan, YusufHz. Peygamber’in (s.a.s.) vefatından sonra vuku bulan siyasî karışıklıkların İslam tarihinin ilk yıllarında muhtelif savaşlara sebep olduğu görülmektedir. Müslümanların birbiriyle savaşması toplumda fırkalaşma, dolayısıyla mezhepleşme sürecini hızlandırmıştır. Savaş, isyan ve toplumsal sorunların arttığı bu dönemde insanların kurtarıcı temennisiyle mehdî ve hilafet içerikli rivâyetlere yöneldikleri zikredilmektedir. Kurtarıcının Hz. Peygamber’in neslinden beklenmesi, Ali oğullarına teveccühü artırmıştır. Ancak isyan eden Hz. Ali soyundan birçok kişi taraftarlarıyla birlikte öldürülmüştür. Mezkur dönemde toplumda beklenen kurtarıcı inancı önemli anlamda karşılık bulduğundan, bu iddia, muhtelif siyasi emeller sebebiyle istismar edilmiş, kurtarıcı mehdîye paralel beklenen Süfyanî söylemi gelişmiştir. Emevî Devleti’nin 3. Halifesi Muaviye b. Yezîd’in (ö. 64/684) veliahtsız ölümü sonrasında ortaya atılan ve Ali oğullarından beklenen mehdîye paralel beklenen Süfyanî söylemi, sonraki süreçte Süfyan Oğulları’ndan birçok kişinin yönetime karşı isyan etmelerine sebep olmuştur. Toplumda da teveccüh bulan bu isyanlardan öne çıkanı, hicrî 2. asırda yaşamış Ebü’l-Amaytar Ali b. Abdullah isyanıdır. Ebü’l-Amaytar’ı diğer Süfyanî merkezli isyanlardan ayıran en önemli husus ise kendinde hem Ali hem de Süfyan oğullarının soyunun birleşmiş olmasıdır. Toplumda hem ilmi hem de siyasi yönden saygınlığı bulunan Ebü’l-Amaytar’ın nesebiyle gurur duyduğu ve bunu sık sık dile getirdiği zikredilmiştir. Bu durum ise ona yönelik teveccühü artırmıştır. Akrabalarının da kendisinden beklentisi olduğu ve bazı rivâyetlerin ona işaret ettiği yönündeki söylemler, onun hicrî 195’de yönetime karşı isyan etmesine sebep olmuştur. İsyan ettiğinde Dımaşk sokaklarında Allah’ın Mehdîsi’ne biat edilmesi yönünde çağrılarda bulunulmuştur. Yezid b. Hişam’ın ordusunu yenen Ebü’l-Amaytar, Dımaşk valisi Süleyman b. Ebû Cafer’i şehirden kovmuş ve şehri ele geçirmiştir. Bazı destekçilerinin Abbasi halifesine biat etmesi üzerine Mize’ye kaçan Ebü’l-Amaytar, burada öldürülmüştür. Ebü’l-Amaytar ismini çalışmamızın konusu haline getiren birçok rivâyet bulunmaktadır. İsyanı öncesi “Şayet 195/810 senesinden bir gün kalsa dahi o gün Süfyânî zuhûr edecektir” şeklinde toplumda dolaşan rivâyetler onun hakkında vârid olduğu iddia edilmiştir. Böylece isyanına beklenen kurtarıcı Süfyanî olduğu iddiasıyla birçok destekçi toplamıştır. Ebü’l-Amaytar’ı daha da önemli hale getiren ise hayatından kesitlerin sonraki Sünnî ve Şiî hadis külliyatına giren Süfyânî rivâyetleriyle olan benzerliğidir. Süleym b. Kays’ın (ö. 76/695) Fiten’i ve Hâkim’in (ö. 405/1014) Müstedrek’i başta olmak üzere Sünnî kaynaklarda Ebü’l-Amaytar’ın hayatına benzerliğiyle dikkat çeken merfûʻ rivâyetler bulunmaktadır. Sonraki süreçte ise daha başkaca rivâyetler Şiî kaynaklarda Mehdî’nin savaşacağı düşman addedilen Süfyânî’ye dönüştürülmüştür. Buna göre makale, Süfyânî rivâyetinin ortaya çıkış süreci ve bu durumun Ebü’l-Amaytar’ın hayatıyla bağlantısını açıklamayı hedeflemektedir. Mezkûr ismin yaşamından izlerin Sünnî ve Şiî rivâyetlere ahirzamanda ortaya çıkacak Süfyânî nitelemesiyle yansıması da çalışmanın başlıca konuları arasında olacaktır.Item Musul'un Tarihi ve Coğrafyası Arasındaki Medeniyet Çatışması(ORDAF Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği. Altunizade Kültür Merkezi Barbaros Mh., Sırma Perde Sk. No:11, 34662 Altunizade/Üsküdar/İstanbul, 2021-10-15) yousuf ALALAM, mohanadInterpreting the history of geography is difficult especially in giving the full interpretation due to we need to adopt a partial interpretation, however, without any doubt there is a consensus on the importance of the Geo-Historical in the local, regional and international arena.Item دولة السياسة عند ابن خلدون(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Yayınları İSLARA, 2022-02-12) yousuf ALALAM, mohanadAbstract: Generally, when the concept of the “political state” is mentioned, the common understanding is connected with the modern state-nation. However, the concept of state is much broader than we think because there is a theoretical agreement on distinguishing between the theoretical global understanding of the state and the actual state-nation. There is an enormous distinction between the Asabiyya (social cohesion) state-nation and the general global understanding of the religious state. In this research, the aim is to reveal academic evidence in order to understand the past and the future of the state. For the establishment of the modern state theory as a developmental and transformable new thought, that should be based on the nation’s experiences and traditions, at the same time using the historical hypothesis as a remark for deduction and establishing principles for success, strength, justice, and historical continuance. Islam has drawn a broad picture of the state, where the general system is inconsistent with the Ummah’s doctrine and tradition and flexible for acceptance, strength, and differences scale. In this system, where’s the religion for God and people are equals and have justice and good life. Therefore, Ibn Khaldun created the political power circle/ circle of justices and determined the paths, forms, and conditions of the state. The world is a garden, and the fence of it is the state The state is the rule, and through it, the Sunni are kept alive The Sunni are a way of ruling, which is implemented by the sovereign The sovereign is a shepherd, and the army help him The army is the helper, and the money provided to them Money is livelihood, that the flock gather The flock are slaves, devoted to the service of justice Justice is a norm, and it is alive in the worldItem دور مؤسسات الاقتصاد الإسلامية الدولية في ترشيد المصارف الإسلامية(ISLAMIC SCIENCES JOURNAL, 2021-06-15) saitoglu, osmanPraise be to Allah, Lord of the Worlds, and prayers and peace be upon His faithful Messenger and his family and companions until the Day of Judgment... and after Economy, trade, market, employment, growth and inflation ... are terms that have significance in the world of economy, closely related to banking, from organizing the movement of money and its transfer to managing cash liquidity and making profits, for banks to regulate the ways of commercial agreement between the contracting parties, with prior identification of the type of contracts and supervision of their implementation , in accordance with the direction of the bank, to appear types of banks that may be similar in many aspects of banking work, with difference in theories of achieving profit or development. Some of these banks depend on making profits through usurious transactions, and some of them are based on the adoption of development such as, Islamic banks based on the jurisprudence of financial transactions ,although they are new in their construction they are old in their thought and economic and jurisprudential performance, in terms of making money, agiotage, and participation. Islamic law is safer in terms of dealing, and more effective in terms of development, because it is far from relying on interest (usury) in the development of its assets; Here appears the role of Islamic economic institutions in directing Islamic banks to unite in terms of their orientation, and to organize their work in proportion to the economic changes, especially after the Corona pandemic, and the repercussions of the global market, which will have a negative impact on Muslim countries and the region in general.Item أثر قيمة الجمال والفنّ بين الحضارة الإسلامية والحضارة الغربية(Yalova İslâm Araştırmaları Dergisi, 2021-06-15) saitoglu, osmanİnsanların üzerinde ittifak ettiği birtakım beşerî ortak paydaların bulunduğu bilinmektedir. Aralarındaki farkları -bir tartışmaya mahal vermemek adına- göz ardı etmekle birlikte bunların bir kısmının bedenin, bir kısmının ise nefis ve ruhun ihtiyaçlarıyla alakalı olduğu söylenebilir. Bu ihtiyaçlar bazen örtüşebileceği gibi bazen de tamamen farklılaşabilir; o halde hangi ihtiyacın önceleneceği nasıl tespit edilecektir? Sanattaki öncelik bedenin ruha tâbî olması mıdır, yoksa ruhun bedene tâbî olması mıdır? Yahut bunların her birinin kendisine ait bir sanat türü mü vardır? Bu soruların cevabı da sanatın yönünü, çerçevesini ve sınırlarını belirler. Bu önemli mesele, birincisi maddeden yola çıkarak hür bir imgeye dönüşen, ikincisi ise imgeyi maddi suretiyle çerçeveleyen birbirinden tamamen farklı iki yönelim arasındaki derin farkı ortaya koyar. Bunlardan birincisi İslam medeniyetindeki sanatı temsil ederken ikincisi ise Batı medeniyetinin sanatını temsil eder. İşte bu noktada bütün medeniyetlerin sanat yönelimleri arasındaki fark açığa çıkmaktadır. İslam medeniyeti, hür bir imgelenmeye hizmet edecek şekilde kelimelerin şekliyle, harflerin tınıları ve dizilişleriyle ilgilenen çeşitli sanat dallarını ortaya çıkarmış, bunun yansıması mimaride ve yaşamın her safhasında tezahür etmektedir. Buna mukabil Batı medeniyetinin temsil ettiği sanatlarda bu durum önce resim, heykel ve tiyatro gibi sanat dallarına, devamında ise şehir mimarisine yansımıştır. İkisi arasında bir mukayesede bulunabilmek içinse bir taraftan şekille, bir taraftan da içerikle alakalı amillerin işin içinde bulunması, aralarındaki uyumun, medlûlü ihtiva edişinin, sonucuna bağlanışının da hesaba katılması gerekmektedir. Böylece şekillerin görüntüsünün bilgisinin ve ruh ve nefisteki etkisinin dışına çıkılmış olmaz.Item أثر الفتاوى الفقهية في التنظيمات الاقتصادية في أواخر العهد العثماني(İslam Hukuku Araştırmaları Dergi s i ,, 2021-10-15) saitoglu, osmanÖz: Fıkhın mâli muâmelata dair bölümü insanlar arasında yaygın olması itibariyle büyük bir önemi haizdir. Gerek ferdî planda gerekse kurumsal düzeyde mali işlemlerin yapılmadığı bir gün neredeyse yoktur. Dolayısıyla İslam ülkelerinde ulusal istikrarı koruması, kalkınmayı ve adaletli servet dağılımını tesis etmesi ve kişiler arası hukukun korunması için iktisadi ilişkilerin fıkhın mâli muâmelata dair hükümleri ışığında düzenlenmesine duyulan ihtiyaç ortadadır. İktisadi sistem kanunları itibariyle ne kadar adil ve farklı uygulamalara ne kadar uyumlu ise sorunlar o derece azalır ve fert istikrar ve güven hisseder, bununla beraber gerçek ve tüzel kişiler arasındaki anlaşmazlıkları engellemeyi sağlar. Netice itibariyle ferdi, toplumsal ve devletsel ilerleme ortaya çıkar ve halk istikrara kavuşur, medeniyetler gelişir ve uluslararası güven tanzim edilir. Aynı şekilde ortak çıkarların tesisi ile fikri ve medeni ilerlemeden şahsi ve iktisadi istikrar ve güven neşet eder. Osmanlı Devletinin son döneminde çıkarılan kanunlar ve yapılan fıkhi çalışmalar, İslam iktisadına dair yapılmış en önemli düzenlemelerden olup, bunlar Osmanlı Devletini sona ermesinden sonra kurulan bir çok İslam ülkesinin iktisadi sistemlerini kuran fıkhi çalışmalardır. Özellikle mâli muamelata ilişkin yayınlanmış fetvalar ve mecelle-i ahkâm-ı adliyye, vakıflar kanunu, taşınmaz mallar kanunu gibi bu tür düzenlemeler diğer bir açıdan İslam iktisadı alanındaki güncel çalışmaların da önemli kaynakları arasındadır Anahtar Kelimeler: Tanzimat dönemi, Anayasa, Vakıflar, İktisat, İslam İktisadı, Muâmelât, Osmanlı Devleti.Item Osmanlı'da Ulumi Arabiyye(2021-12-15) meydan, ahmet